21 Aralık dediler, alamet dediler, mayalar dediler… Öyle ya da böyle bir şekilde bir ‘son’dan bahsedip durdular. Doğru, son var tabi; ama bu son kime, neye göre son... Ya da bu ‘son’ yeni bir başlangıç mı yüreklerin en derininde?
Bir zamanlar bir aşık varmış, maşuğuna öyle yangınmış ki, yangınının dumanından boğulmuş son’unda. Bu ‘son’ demiş maşuk, artık kimse sevmesin beni, yanmasın aşkımdan..
Bir zamanlar bir rüzgar varmış, gitmek istermiş en uzak diyarlara. Gördüğü ‘son’ yermiş rüzgarın, bu kimsenin bilmediği uzak diyar...
Bir adam varmış zamanın birinde, çok severmiş şarabı, öleceksin demişler, ‘son’ kere içeyim demiş..
Bir ana varmış bir zamanlar, oğlu ölmek üzereymiş, “son” kez göreyim onu demiş.
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Devamını Oku
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin