Mendilin Dili: İçsel Yolculuk
Bir düşürdü mendilini adam,
Rüzgârın kanatlarında süzüldü sessizce.
Kadın aldı, göğe bakmadan uzattı,
“Teşekkür ederim,” dedi adam,
kalbinde mahzun bir bahar.
O mendil, sadece bir kumaş değil;
Aşkın rüzgârında yazılmış, sırların dili.
Beyaz zemininde açan çiçekler,
Gönül bahçesinin gizli mektupları.
Bir zamanlar dervişlerin ellerinde,
Mendil sancı ve vuslatın habercisi,
Düşerken yere, aşka çağrı olurdu,
Ve erenler bilir, her nakış bir dua,
her kıvrım bir sır.
Sevda, mendilin ucunda yanar,
Yanık bir hisle titrer gönül yaprakları.
Sallanır mendil, “Bekle beni” der,
Yere düşer, “Gel artık” diye fısıldar.
Mendili tutan el, umutla bekler,
Buluşmanın şafağında, geceye emanet.
Sallayan el ise cevap verir,
“Yolun açık, kalbim seninle.”
Ama zaman gelir, mendiller karşılaşır,
İade edilir, aşkın son nefesi gibi.
Bir veda anı, ayrılığın ahengi,
Ve kalpte bıraktığı sızılı mısra.
Modern dünyada, unuttuk bu dili,
Ama mendil hâlâ saklar o eski sırları.
Bir dostun hediyesi, bir veda sözü,
“Bilmedim, mendil ayrılık demekmiş.”
Ey yolcu, mendilin dilli mektebinde,
Her düşüş bir sınav, her tutuş bir niyet.
Aşkın dili eski, çağlar ötesi,
Ve mendil, içimizin aynasıdır hâlâ.
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 22:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!