İkimizde istemezdik böyle bir son biliyorum, içimiz öyle acıdı ki bittiğinde söylenecek bir söz bulamamıştık yasaklara yenilmişti sevgimiz… adı yasak olan herşeyi sevdim ben çocukluğumdan beri… sende yasaktın bana ve bir gün bitecekti, ya idam edilecektim bu şuç yüzünden yada müebbet hapse… ikisi de olmadı ama aslında en ağır ceza verildi bana seni benden aldılar, hemde bir daha vermemek, görmemek üzere, gözlerimin içine baka baka, yüreğimin en dibine vura vura, tekme tokat aldılar seni benden…. Hiç bir şey diyemedim onlara düzen bu dediler ben sustum hiç bir şey diyemedim… Ya sonra ben bu acıyla ne küfürler ettim onlara ve sessizce içime gömüldüm senli şarkılardan uzaklaştım, senli sözlerden kaçtım, ama yine yakaladılar beni.. İçimden çıkmayan bir parçan var biliyor musun? Böyle birisinin beni kemiklerime kadar kırıp dövse kan revan içinde kalsam bile çıkmayacak çıkartılamayacak bir şey var içimde senden kalan paramparça onlar, onlar işte seni yazılası yapıyor ve içimdeki bu satırlar ondan bu kadar ağır bir tavır alıyor… şimdi bu acılar, yazılar yerine sarılsaydık olmaz mıydı ya? En güzel yaptığımız şey değil miydi sarılmak… hatırlar mısın ? Aylardan aralık tı senelerden 2013 doğum günümdü ve biz yasaklara rağmen buluşmak için, sen bir yerden kopmuş ben bir yerden kopmuş gelmiştik izmire basmane’de kavuşmuştuk mesafelere aldırmadan sonrasında zaten akşam saatleriydi doğum günümde benimle olmak istemiştin ve olmuştuk da ama sadece 30 Dakika herşeyi alt üst etmişlerdi bizi bizden koparanlar onu bile çok görmüşlerdi bize ama hatırlıyor musun? o gece şehrin ışıkları ortasında onca kalabalığın içinde sana sarıldığımda ağlayarak bu da bize yeter be bi tanem bak doğum günüm yanındayım dediğimde gözyaşlarımı silerken söylediğin bir söz takılmıştı aklıma hala da aklımdan biz hep küçük şeylerden büyük mutluluklar yaratmadık mı? buda böyle olsun ben her zaman seni seviyorum demiştin ve ben sana tekrardan sarılarak seni iyi ki sevmişim demiştim şimdi bunları neden anlatıyorum biliyor musun? Çünkü içimde birikiyor artık, acı çekiyorum ne kadar kendimi kandırsam da acı çekiyorum sana sarılmak istiyorum olmuyor, sesini duymak istiyorum olmuyor, bende kendimi yazılara vuruyorum seni herkes biliyor umudum neden sende kaldı artık herkes biliyor …
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta