Ulaşabilmek için sana, kuştan yardım isterim, taştan da güç alırım, dinlediğin şarkıyı dinlemek için, tüm tınıları silerim, en çok önem vermişliğimle sana doğru bakmış olsam, yeşil gözün parıldaması için gök kuşağının önünü keserim, hele sesine ulaşmak için, tüm radyo seslerinden vaz geçerim…
En güzel sesli ağlamayı ben bilirim, en güzel ağlayışım da kabullenemeyişim, işte bu kelime kabullenmek, çok zor, çok, boş ver beni, işte ben bu, yalnızlığın profil tarifçisi, en güzel yalnızlık resmini çizerim kendime, sonra karşısına geçer, beğenmeyip dudak bükerim, hayat tarihlerden ibarettir, bense zamansızlıkta yaşarım…
Yaşam dediğimiz, yetmiyordu örtünmeye, yetmiyordu severek kalmalara, yetmiyordu, buğusuna kapılıp gitmeye sevgili gözlerinden, yetemiyordu, dar nefeslerden kurtulup, geniş zamanlara düşmeye, yetinmiyorduk, bulduklarımızla yaşamaya, sadece hırslarımıza kapılıp koşmaktan bezmişlikle durmamıza ve ömür deyip geçtiğimiz tüm cümleleri tamlamaya yetmiyordu, bu yaşam...
Yıllar ve de yıllar kalıyor geride, bir o kadar daha olsa o yıllardan, bir de çocukluğum eklense üstüne senli yaşama ki hepsi geride eksik kalır senle, kim demiş ki sevdin mi diye, nasıl bir şeyse bu sevgi böyle ki hâlâ seveceğim demek geldi içimden...
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
kutlarım ustam
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta