İçimdeki şeytan

Hava çok güzel.
Oturmuş çay içiyorum,
Çay bahçelerinin birinde.
Sahilde, güzel bir yerde.
50 nin üzerinde olmama rağmen,
Kendimi orta yaşlı sayarım.
1 Yaşında torunumda var ama
Ben daha çok gencim.
Güzel bir kadın görünce heyecanlanır,
Arkadaşlarımla çilingir sofralarında
Doyumsuz alemler yaparım.
Şarkılar söyler, şiirler yazarım.
İnsanıda sevdimmi,
Allahına kadar severim.
Pardon;
Çay içiyordum,
Deniz kenarında bir yerde.
Onu anlatacaktım.
Hava güzel, bahçe kalabalık,
Genç, orta yaşlı hatta
Birkaç tane ihtiyar
Serpilmiş oturuyorlar.
Karşımdaki masada iki bayan,
İkiside genç, otuzlarında.
Biri çok güzel,
Bana ilgi gösteren.
Diğeride güzel ama
O çok güzel, habire beni süzen.
Ben yanlız oturuyorum
Ama o çok güzel.
Gözlerinin içi gülen...
Eliyle saçlarını düzeltirken
Adeta sinyal veriyor bana.
Bende sanki anlamışda, anlamamış gibi,
İlgileniyorda ilgilenmemiş gibi,
Garantili davranmaya çalışıyorum.
Bu seferde o, çok ileri giderek
Tam gözlerimin içine bakıyor.
Kaçıramıyorum gözlerimi.
Ruhuma kadar işleyip
İçime süzülüyor...
Yapacak bir şey yok, bende sırıtıyorum.
Ama
O cesaret bende yok ki,
Nasıl konuşurum ne derim.
Valla akşam evde dayak yerim.
Bir eli maşalı kızım var ki
Allah göstermesin.
Onun yanında gözüm kayıpta
Bir kadına baksam.
'Ne bakıyorsun, sen anneme bakacan' diye
Tepki gösterip kızar bana.
Valla akşam öldürür beni...
Ya o en güzel yıllarını, gençliğini
Bana veren eşim.
Oda kızar tabi.
İçi yanar ama için için kızar.
Affeder neticede.
Sonra, peki sonra ben kendimi affedebilirmiyim.
Nasıl üzerim onu, nasıl kıyarım.
Duymasından, üzülmesinden korkarım,
İçine atmasından. Kıyamam ona...
Derken;
Bir ara göz ucuyla baktım karşı masaya,
Oda şaşırmıştı,
Bir andaki bu değişimi anlıyamamıştı.
Aptal aptal bakıyordu.
Evet,
Bulmuştum,
O bir aptaldı.
Benim ne işim olabilirdi bir aptalla.
Evet, gözleri güzeldi,
Yüzü, saçları, elleri
Vucudu harikaydı.
O daracık kotun içinde.
Ama
Evdekinin bundan fazlası çoktu.
O Akıllıydı bir defa,
Kaptırmamıştı beni kimselere,
Bana çocuklar vermiş,
Sevgime saygıma layık olmuştu.
Her kötü anımda yanıbaşımdaydı.
Eli elimde, başı yastığımda,
Kulagi dilimdeydi.
Merdanede kapının arkasında.
Çok kızdıgıda olmuştu bana haksızmıydı?
Asla her zaman haklıydı.
Karşımdaki bayan
El hareketleriyle işaretler ediyordu.
Zivanadan çıkmıştı artık.
O tarafa bakıyor ama hiçbirşey göremiyordum.
Gözümün önüne perde inmişti.
Evim, kızım, eşim, merdane...
Hayır.
Yine yenmeliydim içimdeki şeytanı.
Esiri olmamalıydım.
35 sene sıgara içip bırakmıştım.,
Güçlüydüm, hemde çok.
Çayı yarım bırakıp kalkmalıydım.
Arkama bile bakmadan
Buradan uzaklaşmalıydım.
Hafif esen bir rüzgar
Yine beni onunla göz göze getirdi.
Ayaga kalktım ve ona doğru
Yürümeye başladım.
Yürüdüm yürüdüm
Hamle yapmasına fırsat vermeden
Yanından aynı hızla geçerek
Uzaklaşmaya başladım.
Birazcık gitmiştim ki
Bir ses duydum arkamdan.
' Beyefendi bir saniye'
Bir anda başımdan aşşagı
Kaynar sular döküldü.
Halâ kaçar adımlarla yürüyordum.
Belki bana değildir bu sesleniş diye.
Ama bu sefer daha yüksek bir sesle,
'Beyefendi size diyorum size'
Aynı anda tam önümdeki bir bayanda
Bana bakarak,
Eliyle arkamdakini işaret etti.
Donup kalmıştım.
Ne yapacagımı şaşırmıştım.
Halbuki ne güzel kaçacaktım.
Durdum...
Başımı önüme eyip arkaya döndüm.
Bu ses, bu ses erkek sesiydi.
Kalbim küt küt atıyor,
Yanaklarımın yandıgını hissediyordum.
Karşımda genç bir çocuk vardı bana bakıyordu.
Şaşırmıştım...
Beyaz bir gömlek mi, çeket mi, seçemedim.
Elinde silah mı, bıçak mı tepsi mi anlıyamadım.
'Çay paraları lütfen' demezmi...
Gözlerimin içi gülerek,
Aynen çocuklar gibi sekerek,
En yakın çiçekciye
Ordanda tabi sahibeye.
Çok mutlu olmuştum.