Ben bir eski zaman kadınıyım.
Mecnun misali, aşka aşıktır yüreğim
Aklım ermez benim, yeni sevdalara
Sevmekten doğan sevinçlerim vardır
İnanırım, masum aşklar ülkesinin, varlığına...
Ben bir eski zaman kadınıyım
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Zamanın dikiş tutmayan yanı işte...
Hani derlerdi ya... "Yamalığı bulunmaz..."
İşte biz, onlardanız Öğretmenim..
Eskir ama yeni kalır "insan yanımız!"
Bir devrin hem kadını, hem erkeği... Cumhuriyetin de hakkını verdiği o kuşağız çünkü..
Ne mutlu size...
Sizinle birlikte aynı onuru taşıyanlara.....
Tebrikler, çokça....
Bizim zamanımızda... Bu iki kelimelik cümle neler anlatmaz ki insana... geçip giden yılların, kaybolup sonsuza göç eden yakınların, unutamadığın ama kullanılmayacak kadar eskimiş eşyaların değeri bu iki sözcükle anatıverirsin değerini... Atamızdan, dedemizden kalan ocak, ninemizden, anamızdan kalan birkaç parça çeyizlik. En çok da günümüzde anlamını yitiren sevgi, vefa, hoş görü, içtenlik... Bizim zamanımızda böyle miydik biz...
O nahif yüreğine sağlık
Eski kadar kıymetli
Yeni kadar değerlidir kadınlarımız
Yıllandıkça cevheri artar ömre hediye olur varlıkları ...
Sevdası, cefası, sabrı ile ' ANADOLUM ' kadını destandır tarihe ...
Asaletin timsalidir her daim
Eskimeyen, eskitilemeyen, öğreten, yol gösteren, çığır açan, emeği ödenmeyen yüreklere selam olsun. ..
İçinizdeki zarif çocuğa yürek dolusu selam ve sevgiler öğretmenin.
Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık.
hikayesi içinde
cımbızlamaya gerek yok
direk ve net
naif dizelerin güzel yürekli şairesini kutlarım
keşke bu dizelerden hayat dersi alan olsa
sevgiyle kalın şairem
Kıymetli Şair;
Şiiriniz ismi gibi naif dizelere sahip.
'İçinizdeki çocuk yaşıyorsa, yaşlanmıyorsunuz demektir.' diye çok güzel bir söz var. İçimizdeki çocuğu hep yaşatmalıyız.
Tebrik ederim.
Böylesine güçlü satırların şairi, zaman kavramını yok etmiş sözcükleriyle!
Içinde birçok gerçekliği barındıran harika bir şiir okudum.
Kutluyorum yüreğinizi.
Saygılarımla
Her şeye rağmen içinizdeki güçlü çocuğa sevgiler milyon kere...
Bizleri güzelliğe,güzele dair ne varsa götüren içimizdeki çocuk ve kırılganlığımız,hassas ve duyarlı yanımız...bu yüzden sevmiyoruz kötülüğü bu yüzden isyanlarımız haksızlığa,adaletsizliğe,sevgisizliğe...
Şükrü Erbaş ne güzel söylemiş..
"Dünyada bir yerlerde şiir yazan biri varsa,bir yerlerde onu okuyan bir başkası varsa hiçbir şey bitmemiştir."
Yüreğinize sağlık...
Sevgilerimle...
Ben bir eski zaman kadınıyım!
Kabullenmez yüreğim yeni şarkıları
Hani, sevgiliye siz diyenlerden...
İncelikli şarkılarım vardır, benim...
Nasıl güzel bir şiir canım benim. Muhteşem...
Evet çok naif ve kırılgan yüreğiniz var.
O yüzden bu kadar güzel yazabiliyorsunuz.
Kutluyorum kaleminizi öğretmenim.
Sevgiler yüreğinize..
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta