Aklım titremede
Seni düşündüğümde
Yüreğim komada
Marmara’nın sularında
Hadi anlat
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Aklım titremede
Seni düşündüğümde
Yüreğim komada
Marmara’nın sularında
Hadi anlat
Köprüde trafik var mı
Beşiktaş iskelesinde
Sevgililer birbirini kucaklıyor mu
Vaniköy’den baktın mı
Göksu’ya
Kandilli sırtlarını gördün mü
Çubuklu da buluştuğumuz
Hiç çekemediğimiz filmlerimizi konuştuğumuz
Okul kaçışlarımızı yaşadığımız “kahvemiz”
Duruyor mu
Galiba üzerine sinmiş
Miss gibi kokuyorsun
Buram buramsın
Çengelköy’den geçmişsin
Beykoz, On çeşmeler ve Avranpaşa korusu
Genç kızlığımın düşler ordusu
Ağaçlarım...
Sırmakeş’i Paşabahçe’ye bağlayan bilmem kaç nolu
Oto yolda
Nöbetteler! ! !
Ahhh Üsküdar,
Çiçekçi, Selimiye, Kadıköy
Çocuklarımla dolaşıp
Çocukluğumu aradığım yerler
Bebek, Sarıyer, Arnavutköy
İlle de Hisar! ! !
İçinde kaybolup
Karanlığında korktuğum
Çığlıklarımı bana geri gönderen kalın duvarlar
Eskilerde
Bizim,
Şimdilerde
Herkesin olan
Riva, Kilyos, Şile’m
Galata, Boğaziçi, Fatih köprüleri
Ya
İçimde
Taaa buradan oralara kurduğum köprülerim
Öyle uzak
Ve
Öyle sağlamlar ki
Geri atıyorlar beni
Kara kentin,
Kara bakışlı
İnsanlarının içine
Unutuyorlar
Onlardan olduğumu
Oysa...
Şimdi...
İlk busemi verdiğim
Emirgan’da
Vee
İlk busemi çaldığım
Çamlıca’ da olmak vardı
Babasını atayım
Onu da yıkmışlar amma
Anılarımda sapsağlam
İzmir gazinosunun duvarlarına tırmanıp
Alabildiğine mavi
Alabildiğine yeşile bakıp
İstanbul’u yaşamak vardı
Heeyyyy bee
Çarkına döndüğüm
Adalarında
Çam kokuları arasında sarhoş olduğum
Can acım
İstanbul’um
Bir bilsen
Kalabana karışmayı bile
Ne çok özledim
Tophane’de
Arka sokaklarında
Aslında
Aydınlığımız olabilecekken
Kapkaççımız
Olabilen
Çocuklarımız kalıyor mu hala
Şişliden Beyoğlu’na insem
Halamın şapkacısına
Baksam
Ansam
Anılacakaları
ı
Şapkalandığım ustanın vitrinindeki
Tüm şapkaları taksam
Dönüşte
Pasaja dalıp
Balık alsam
Tazesinden
Cihangir’e dolansam
Tepedeki salaş kahvede
Peynirle simit yerken
Tavşan kanı çay gelse
Birlikteymişiz gibi
Aanı kotarsam
Derken...
Hayellerimle...
Hayellerimizle avunamadım
Yedimizde başka yerlerde
Başka kentlerde
İstanbul...
Ahhhh İstanbul...
Diye çağlarken
Özlem dayanılmaz olduğunda
Aklım ağlıyor
Bakışlarım karşıya
Alibeyköy’e kaymasa
Taa tepede Piyer Loti’de kilitlenmese
Oradan Eyüp’e uzansa
Yedi tepeli
Çok ibadethaneli
Çanlı
Ezan sesli
Karışık medeniyetli
Uygarlıklar panoraması
Kentim
İSTANBUL’um
Özlemim
Sade...
Ben değil...
Dostumun
Düşmanımın
Özlemleri de
Seninle
Süslü
Kulemize
Galata’ya çıksam
Onlara baksam
Beni görseler
Özlemimi tanısalar
Ve utansalar
İstanbul’un sokakları için
Ve utansalar
İstanbul’u hoyratça harcadıkları için
Ve utansalar
İnsanı insana yedirten
Kent yaptıkları için,
İstanbul’umdan
Sevdiğim her şey sende saklı
Oğlum senin koynunda sonsuz uykusunda
Bendesin
İçimde
Derinimdesin
Seni hiç aldatmadım.
Ben bende kilitli kaldım
Odamın duvarları ses geçirmese
İçeri girip kapıyı örtsem
Bağırsam,
Yine bağırsam
İss tannn bullllllllllll
Desem
Çığırsam
Öyle ki...
Boşalsam sessiz kalsam
Tüm limanlarım İstanbul’da
Polonez köy
Polonezli sevgiliye hayran bir mıh arnavut
Dedeciğim
Çok özlü
Az sözlü
Osmanlı çarıklısı
Uğruna bey oğullarının kavgalandığı
Slav dilberi
Anneannem
Çekme köy
Ahırın yerinde villa
Ma aile
Dudullu
Ümraniye
Bağlarbaşı
Şimdi her yer
Bildiğim yer değil.
Yılanın sokup öldürdüğü güzel prenses gibi
Benim katilim yılan da Salacak’da
Belki yaptığını her gün yeniden yaşaması için
Kız Kulesine dalmakta
Derinlerde
Yaradana sığınmakta
Atlayıp bisiklete Dragos’a gitsem
Tepede ki gizli yerime
Biri
Bir
Villa kondurmuş mudur acaba
Feneryolu, Göztepe, Kartal, Pendik
Hüzünlü sevinçlerimizi buralarda belendik
Yakacık Aydos’ta hep şenlendik
Suadiye- Bostancı sahilimde
Beton yükseltilerin altında
Tek başına kalabilen
Minicik boşlukta
Yokluğumda
Benim yerimde
Şarapçılar mı vardır
Benim yerime onlar
Yüksek sesle
Ağlıyorlar mıdır
İçimdeki İstanbul’um
Dışımda
Dışlarında duruyorken
Onlar bilmeden
Ben biliyorken
Alll.
Ömrüm...
Koynunda saklı kalsın.
“Bebeğim gibi”
Tek kentim sensin
Sendin
Bende kalansın
Seni terk etme zorunluluğumla
Kalakaldım
Buralarda
Sana dönemediğim için
Bağışla beni
İSTANBUL
Amma seninleyken, senin kıymetini bilmeyenleri
Bağışlama
Acı çekmede
Bana biçileni seyretmedeyim
Kokun geldi
Ben kentimi koklamada
Acılarım
Kentimin
Sanrı nöbetlerinde
KUTLARIM. ŞİİR UZUN OLMASINA RAĞMEN HİKAYESİ İNSANI SARIYOR.
İstanbulu bizdeğil,istanbul bizi aldı.
O dağların soylusu küheylan yolda kaldı.
Beton duvarda hapis, yayalam yürekte kaldı,
değil biz istanbulu istanbul bizi aldı.
Akrabalar el olmuş gözlenen yol yel olmuş.
İstanbul bizi aldı insanlık yolda kaldı.
Cenneti soldurmuşlar betonla doldurmuşlar.
İstanbul mahzendeki küflü tabloda kaldı.
İnsanların içi boş kim içlerini çaldı?
Fatihin sevgilisi sanattan geri kaldı.
Beyinleri çıkarıb samanla doldupmuşlar.
Yüreklerden sevdayı manukyanlarmı çaldı.
Bizi bizden calanlar ruhumuzuda caldı.
Boğazın hatırası truvalarda kaldı.
Çağlara ufuk açan çağ gerisinde kaldı.
İstanbul truvada bizede varoş kaldı.
Mehteranın haşmeti imdi gölgede kaldı.
Fatihe fatihayı bethhovndan devlet çaldı.
Şaiirin yüreğinde gerçek istanbul kaldı.
Yinede umutvarız yeni güne az kaldı.
Eşek meydanda kişner,atlara fayton kaldı.
Bizede gemileri gökten yürütmek kaldı.
Çağların anahtarı miras dedemden kaldı.
Pusatımı kuşandım bir tek besmelem kaldı.
Necati Gedikoğlu..
KENDİNİZLE VE İSTANBULLA GURUR DUYMALISINIZ ÇÜNKÜ, YARATTIĞINIZ İSTANBUL A O KADAR HAYRANLIKLA BAKIYORSUNUZ Kİ, SİZİN GÖZÜNÜZDEN İSTANBULU GÖRMEK BENİ ÇOK DUYGULANDIRDI TEŞEKKÜR EDERİM SİZE
İlle de Hisar! ! !
İçinde kaybolup
Karanlığında korktuğum
Çığlıklarımı bana geri gönderen kalın duvarlar
Eskilerde
Bizim,
Şimdilerde
Herkesin olan
Riva, Kilyos, Şile’m
Şiirinizi ve sizi tebrik eder ...başarılar diler saygı ve hürmetlerimi sunarım...Mehmet Karlı
Merhaba Gülsüm Hanım;
Ben ünüversiteyi istanbulda okudum. Kilyos, sarıyer, Beşiktaş, Polenezköy ve güzelim istanbul semtlerini gezdim. İstanbulun insana verdiği yaşam güzelliğini ve acılarını hissettim dört yıl. Şiirini okurken bir nostaljik olarak geriye gittim. Taa 20 yıl öncelere. Çok duygulandım. Çok zevk aldım okurken. İşte şiir bu, duygu yüklü, özlem yüklü, coşku yüklü, insanı düşündüren ve yüreğe bir şeyler katan değer bu. Seni yürekten kutluyorum. İnsan belleğine ve yüreğine yaptığın bu güzel katkılar için. Anlamlı, içten, duru bir türkçeyle...çok şeyler anlatmışsın. Hele İstanbulu soluyanlar inanılmaz bir tat alacaklar okurken...Sen gerçekten bir şair misin? Yazmaya ve üretmeye devem et, güzelim şiirin için binlerce teşekkürler......selam ve saygılarımla....
Özgen Dursun
Orman mühendisi/BURSA
Ayırmamalı kader istanbul ile şairi birbirinden.
Duygu seli
Kelimelerin içine doldurmaksa duyguları,her hecesinde başka bir cümle gizliyse ve sadece beni değil,herkezi sallıyorsa tamamdır.
Bu tamamdır.
fazla uzun olmasina ragmen bu okudugum ve begendigim ikinci istanbul siiri an-KARA'dan yazilan. 2bin5 yilinin nisan 30'u
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta