Erhan Soyak - İçimdeki Göl Şiiri - Antol ...

Erhan Soyak
12

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kim fısıldamıştı boşlukta olduğumu bana. Karşılıksız bir hayatım olduğunu kimden öğrenmiştim. Gidilmesi gereken bir yer olduğunu, ama ne kadar istesem de oraya bir türlü gidemediğimi nasıl anlıyordum. Kimin hayatıyla karşılaştırıyordum hayatımı ki kendimi bu yüzden böylesi eksik, böylesi yetersiz hissediyorum. Ve onun hayatının benden daha gelişken daha düşsel ve doygun olduğunu nereden biliyordum. ve bir gün yaşadıkça içimdeki kapıları birer birer kırıp ruhumla bedenimin sarmaş dolaş olacağını ve sevinçleri özgür bir hayata bağlayacağıma kim inandırıyor beni durmaksızın. Kiminle kıyaslayabilirim ki kendimi. Kimin içini görebilirim ki. Çoğu kez içimde, rüyalar, hayaller, sönmeyen ışıklar, kurtarıcı sırlar, bilgeliklerle dolu bir göl taşıdığımı hissediyorum.

Neden göl… derin, sessiz, anlaşılmaz, çözülmez olduğu için beklide. Kişiliğimin yetersiz, çelişkilerle dolu ve adeta bir yamalı bohça olduğunu içimde taşıdığım bu göl hatırlatır bana sanki. Bu gölün bana ait bütün kayıp, gizli ve bastırılmış bilgileri sakladığını kaynağını bilmediğim hasretlerden, bu hasretlerin yarattığı o garip sızıdan anlıyorum.sadece bir kurgudan ibaret olmadığımı biliyorum. Eğer sadece bir kurgudan ibaret olsaydım, çelişkilerimi, yapaylıklarımı, paramparça oluşumu, yetersizliklerimi hissetmezdim. Bunları her hissedişimde derin bir hayal kırıklığı yaşamazdım.bende beni yetersiz, bende beni sahte, yapay, anlamsız, hatta çıkarcı ve kötücül gören bir yer,bir anlam, bir özün varlığını hissediyorum.
Çalışanların yorgun argın işlerinden evlerine dönmesi gibi, bende günlük, sıradan, basit hayatımdan evime,içime dönüyorum. Binlerce karşılıksız soruyla… çünkü içimdeki gölün üzeri kalın, karanlık örtülerle örtülüdür. Bu göl bana ait sırlarımı kıskaçlıkla saklar sanki. Hatta çoğu kez ondan binbir uğraşla öğrendiklerimi bile bozar, çarpıtır, gölgeler…
Bilirim, konuştuğum, yaptığım benden izler, ipuçları taşıyordur, ama farklıdır yine beklediğimden. Ne kadar uğraşsamda düşük, yavan, toplumsal rollerle, alışkanlıklarla kirlenmiş yalana bulaşmış birini görürüm aynamda… eksik, yaralanmış bir gururla bakarım aynadaki yüzüme.bu gurur bakmakla, haklarını savunmakla yükümlü olduğum çocuğum gibidir benim. Başkaları onu küçümseyebilir, ondan kuşkulanabilir; hatta bende onu küçümseyebilir, ondan kuşku duyabilirim, ama onu yüzüstü ve sahipsiz bırakmam.
Garip bir bağlılık duyarım ona. Zaten bu bağlılık olmasa, bıraksam yüzümü kendi kendine, o an içe dönükse iklimim cinayetim olur bu. Kara karanlık örtüler içinde olsa da içimdeki gölden insan içine çıkardığım kişiliğime, kimliğime, bana ait, saklı bilgiler, sırlar, anlamlar taşırım.
Yüzümü içimden haberdar kılarım.

Tamamını Oku