İçimdeki Gerçekler Hikaye Şiiri - Yoru ...

Mustafa Keleş
78

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Güneşin bütün güzelliğini sunmaya başladığı ılık bir Haziran sabahı… Önceki gün yaşanan ve bütün kitapseverleri derinden sarsan bir olayın sebep olduğu gergin hava, tüm ülke genelinde etkisini sürdürüyordu. İnsanlar günün sıcaklığına inat, huzursuzluğun hüküm sürdüğü bir çehreye bürünmüştü. Mehmet Sefer Arslanoğlu adlı ünlü bir yazarın “İçimdeki Gerçekler” adlı yeni çıkan kitabındaki denemeler, yıllardır onu ilgiyle takip eden okurlarını derinden üzmüş, akrabalarını ve arkadaş çevresini anlam veremedikleri bir belirsizliğin içine sürüklemişti. Kitaplarını çıkarttığı yayınevi sahibi ve çalışanları öfke içinde olanlara anlam vermeye çalışıyordu. Ama en çokta ünlü yazarın eşi Rüveyda Hanım yaşananların tarifsiz sancısını yaşıyordu. Yazarın çevirisi yapılmış kitaplarını okuyan ülke dışında ki insanlarda aradan geçen zaman içinde “İçimdeki Gerçekler” kitabına karşı hoşnutsuzluklarını dile getiren mesajlar yollamıştı. Arslanoğlu ise yaşananlar karşısında sessiz kalmaktan başka hiçbir şey yapmamıştı.
Mehmet Sefer Arslanoğlu yirmi bir yaşında başladığı profesyonel yazarlık serüveninin yirminci yılındaydı. Yirmi yıla roman, öykü, şiir ve denemelerden oluşan on altı kitap sığdırmış, zamanla ülke içinde ve ülke dışında adından sıkça bahsedilen bir yazar haline gelmişti. Çocukluğundan beri ünlü bir yazar olup topluma yön veren insanlardan olmayı hayal etmişti. Gerçekleştirdiği hayalinin yanı sıra, Ankara’da okuduğu üniversitede öğretim görevlisi olarak etrafındaki gençleri de kendisine hayran bırakmayı başarıyordu. Edebiyat çevrelerindeki insanların görüşlerine göre ülkenin en değerli yazarıydı. Bunun karşıtı olarak fikir beyan edenlere onun ilk çıkardığı “Hayal’e İlk Adım” kitabından, son çıkardığı “Avuçlarımdaki Gözler” adlı kitabına kadar bütün kitaplarının birbiriyle yarışırcasına gördüğü ilgiyi kanıt olarak gösteriyorlardı. Ülkede ödül denilince akla ilk gelen oydu. Konferanslarda, özel programlarda ve imza günlerinde yer alması istenen yazarların en başında gelen isimdi. Katıldığı bir televizyon programında “İçimdeki Gerçekler” adlı yeni kitabının gelecek haftalarda okurlarla buluşacağını müjdelemişti.
Arslanoğlu “İçimdeki Gerçekler” kitabının önsüzünde “Bu kitapta okuyacaklarınız benim sizler hakkındaki gerçek düşüncelerimin en net göstergesidir” demişti. Kitapta ilk olarak eşi Rüveyda Hanım’dan bahsetmişti. Eşini aslında sevmediğini, lise yıllarında çok sevdiği birine benzettiği için kendisiyle evlenmek istediğini ve onun kendi gözünde değersiz bir insan olduğunu uzun bir biçimde tasvir etmişti. Şaşırtıcı itiraflarla doldurduğu kitapta ikinci olarak kitaplarını basan yayınevi sahibi Erol Bey hakkındaki düşüncelerini açıklamıştı. Erol Bey’i kitaplardan anlamayan, çok cimri, kibirli ve zevk-sefa düşkünü bir mahlûk olarak nitelendirmişti. Edebiyat çevrelerinde kendinden sonra anılan yazarları teker teker isimleriyle anlatmış, onları kalem tutmaktan aciz, ne yazdığını bilmeyen ahmaklar olarak anlatmıştı. Akrabalarını birer birer seviyesizlik, görgüsüzlük yağmurlarıyla ıslatmış, katıldığı programları düzenleyenleri çıkarcı, bilgi yoksunu insanlar olarak sunmuştu okurlara. Okurları ise, kendileri yazamadığı için kitapları alan paralı köleler olarak kitabında yer vermişti. Kitabı henüz okumamış olanlar söyleyenlere gülen gözlerle bakmış, söyleyenleri şaka yapıyor zannetmişti. Ama kitabı alıp okuduklarında kendilerine de dokunan yazılarla karşılaşmışlar ve yazılanlara karşı gösterilen tepkilere destek vermişlerdi.
Haftalarca Arslanoğlu’nun neden böyle bir kitap yazmış olduğuna dair tartışma programları düzenlenmiş, yapılan tartışmalara kitapta ismi geçen ve ağır hakaretlere maruz kaldığını düşünen kişilerde ortak edilmişti. Bütün tartışmaların sonucu aynı yerde buluşuyordu: “Şöhretin, zenginliğin, el üstünde tutulmanın sorumluluğunu ve ağırlığını taşıyamamasının sonucu olarak kişiliğinde onulmaz bir sarsıntı meydana gelmiştir.” Herkes bu kitabın onun yazarlık hayatının sonunu hazırladığını söylüyordu. Eşi Rüveyda Hanım evlendikten sonra çıkardığı bütün kitapları önce kendisinin okuduğunu ve kendisinin görüşlerine göre küçük değişiklikler yapıp son halini verdiğini söylemişti. Son kitabında ise kendisinin okumak istemesine rağmen eşinin izin vermediğini ve herkesten yaşananlardan dolayı özür dilediğini söylemişti. Daha önce Arslanoğlu’nun kitaplarının basılmadan önceki ilk okuyucularından olan yayınevi sahibi Erol Bey, Arslanoğlu’nun yeni kitabının basım için hazır olduğunu fakat kendisine hiçbir şekilde piyasaya çıkmadan okutamayacağını söylediğini belirtmiş ve kendisinin ona güvendiği için tereddütsüz bunu kabul ettiğini söylemişti. Ayrıca basımdan anlayan Arslanoğlu’nun kitabı çalışanların olmadığı saatlerde sadece kendisinin basmak istediğini ve bunu da aynı şekilde kabul ettiğini söylemişti. Bütün bu olanlar karşısında onun insanların duygularıyla oynayan büyük bir yalancı olduğu toplum tarafından iyice benimsenmişti.
Arslanoğlu tepkilere karşı sessiz kalmaya devam etmişti. Yıllardır aynı yastığa baş koyduğu, beraber uyuyup beraber uyandığı eşi Rüveyda Hanımla kitaptaki yazdıkları yüzünden mahkeme salonunda eşinin boşanma talebi üzerine bir araya gelmiş ve on yedi yıllık evliliklerinin nihayetine yine hiçbir tepki vermemişti. Hakkında “İçimdeki Gerçekler” kitabından dolayı açılan birçok hakaret davasında davacıların konuşmalarını sessizce dinlemiş ve sadece verilen karara razı olduğunu belirtmek için konuşmuştu. Üniversitedeki görevinden de gelen yoğun tepkiler sonucunda istifa etmiş ve evinde aylarca yalnız başına yaşamıştı. Memleketi Aksaray’a gitmeyi düşündüyse de orada da yoğun bir tepkiyle karşılaşacağını bildiğinden bu düşüncesinden vazgeçmişti. Yalnızlığını sadece, ara sıra evine gelen, Ankara’da ulusal bir radyoda “Bir Şiir Yalnızlığı” adlı programı sunan kuzeni Murat Rüzgârlı susturuyordu.
Aradan geçen bir yılın ardından Arslanoğlu, eşinden ayrılmasına, arkadaşları ve akrabalarınca dışlanmasına ve ülke genelinde kötü insan olarak algılanmasına sebep olan kitabını eline almış, akşamın zifiri karanlığında kuzeni Murat’ın çalıştığı radyoya doğru yol almıştı. Murat programının başlamasına az bir süre kala gelen kuzeni Mehmet Sefer’i neden gelmiş olabileceği düşünceleri içinde buyur etmişti içeriye. Murat kuzeninin yaptığı açıklamalar karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor ve istemeyerekte olsa programına başlayarak konuşmalarına ara veriyordu. Üç saatlik programının ardından Murat, Mehmet Sefer’i evine davet etmişti. Sabah vaktine kadar onun çoğaldıkça daha çok şaşırtan konuşmalarını dinlemiş ve uykusuz geçen gecenin ardından kahvaltı sofrasında gece boyu üzerinde durdukları sorunun çözümü için konuşmaya başlamışlardı. Çözüm kendisinin programıydı. Bugünkü programında kuzeni Mehmet Sefer’le aralarında geçen konuşmalardan bahsedecek, ertesi gün ise kendisini canlı yayına çıkarıp konuşturacaktı. İnsanların artık ona iyi gözle bakmadıklarını bildiğinden onun kitaplarında yer almayan, yeni yazmış olduğu şiirlerden okuyacak ve şiirlerin sahibinin yarın kendisinin canlı yayında konuğu olacağını aynı zamanda bu yazarın kuzeni Mehmet Sefer hakkında bilinmeyen çok önemli açıklamalar yapacağını söyleyecekti. Önce kuzeninin boşandığı eşi Rüveyda’yı sonra yayınevi sahibi Erol Bey’i, Aksaray’daki akrabalarını daha sonra ise yine kuzeninin “İçimdeki Gerçekler”’den önce çok yakın arkadaşlıkları olan yazarları telefonla teker teker arayarak, bugün ve yarın kendi programını dinlemeleri gerektiğini söylemişti.
“Bir Şiir Yalnızlığı” başlamış, Murat planladığı gibi önce onun bilinmeyen yeni şiirlerinden okumuş, okuduğu şiirlerin sahibi olan şairin adını yarın açıklayacağını ve bu şairin çıkardığı son kitapla büyük tartışmalara sebep olan Mehmet Sefer Arslanoğlu hakkında bilinmeyen gerçekler açıklayacağını söylemişti. Ertesi gün kahvaltıdan sonra ilk işi önceki gün programını dinlemeleri için ısrar ettiği kişileri aramak olmuş, onları programını dinlemeleri için beklediğini tekrar söylemiş ve unutmamaları için rica etmişti.

Tamamını Oku
  • Âşık Çağlari Muammer Çalar
    Âşık Çağlari Muammer Çalar 09.03.2010 - 23:37

    Yüreğinize sağlık çok güzeldi saygılar kaleminize

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta