Nedirki sendeki giz, öyle kırılgan halin
Yakıyor yüreğimi, ızdıraplı melalin
Dilin lal kesilsede, gölgendedir celalin
Içimdeki dürtüler, gölgesine sor diyor
Hayat çelmemi taktı, nedir ki onca elem
Huzurla hüzün karma, seni yutmuş ikilem
Bir kerecik kapı aç, söyleki yazsın kalem
İçimdeki dürtüler, sorularla yor diyor
Gülüşünün ardında, o cemal yüzün asık
Gerilmiş şah damarın, hayat umudun kasık
Başın düşmüş bir yana Omuz uçların basık
İçimdeki dürtüler, git yanında dor diyor
Dudakların ardında, sanki sırrın kaf dağı
Suskunluğun bir yılan, içime akar ağı
Yutkunup duruyorsun, gözlerin kum çanağı
İçimdeki dürtüler, git halini sor diyor
Özünü saklayarak, zoraki gülüyorsun
Belki üç beş kelime zorbela söylüyorsun
Çevrene hayat verip içinde ölüyorsun
Içimdeki dötüler, kalbi hasta, mor diyor
Sanki karşımda durur, bir belânın ikono
Saldır korkularına, duvarıyla yık onu
Hiç yüzünü görmesin, hiç doymasın kukunu
İçimdeki dürtüler, al ateşe sür diyor
10.06.2023
Suphi Sekü
Kayıt Tarihi : 11.6.2023 00:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazen çarşıda mahallede gezerken, ızdırabı dışına akan bazı kişiler görürüz. İçimiz acır, ama durup iki laf etmeyiz. Kim bilir kimin nesi diye geçip gideriz. Çünkü acıma duygusu yerli yerindeyken güven denen şeyi öldürdük. O bize tebessüm ederken, biz görmemiş gibi geçip gideriz. Vesselam
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!