İçimde bir diyar var ne terazi dengede
Ne duvarı kollayan aynadaki kırıklar
Saatler ölümlere kurulurken gölgede
Namluların ucunda yalnız kalır çığlıklar
Kurşun yükünü taşır gün guruba dönerken
Ömrümün en karanlık noktasında bir ahın
Şehirleri öldüren loş ışıklar sönerken
Günah alnında leke erken doğan sabahın
Zamanın akışını seyrederken sularda
Kanlı vazo içinde solar pembe zambaklar
Korkular nöbet tutar vehimli pusularda
Terleyen avuçların tek suçudur bıçaklar
Elimde yangın rengi, boynu bükük çiçekler
Annemin duasını üflüyorum yüzlere
Karanlıklar yol boyu sakin yolcuyu bekler
Gece içine çeker sormadan gündüzlere
Fidanlar besliyordum on yıllık pusulara
Karşılarken bir sabah yol üstünde sürgünü
Karanlıklar kusarken öfkesini sulara
Sırtımda taşıyordum ağır melal yükünü
Karanlık gözlerinde kaynar kızılca katran
Güneşli şafaklara çekilir koyu perde
Yelkovanlar susunca birden değişir kadran
Akrep zehrini kusar yorgun düştüğü yerde
Ölüler mi ayakta diriler mi mezarda
Karanlık hücrelerde zamanın hükmü yiter
Derin soluklarımın buğusu taş duvarda
Çizgi çizgi an olur her nefeste can gider
Zihnimde sıralanan sorular yorar beni
Acılar düğümlenir boğazımda amansız
Sıtmalar nöbet tutar hastalıklı bedeni
Ecel vakitsiz yoklar kapımızı zamansız
Gözlerimin önünde perdelenir heyula
İçimin titrediği saatleri uyuttum
Katlettiğim zamanı sürdüm meçhul bir yola
Şekilsiz gölgelerin suretini unuttum
Merhamet çiçek açar yetimin sinesinde
Yufka yüreklerinde yaradır ayrılıklar
Gözyaşı acıları toplar kendi sesinde
Benim içimde büyür bitmeyen hıçkırıklar
İstanbul/2018
(Teşehhüt Miktarı 2020)
Ali Havan
Kayıt Tarihi : 30.1.2021 21:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!