İçimdeki Deliye Şiiri - Taş İskele

Taş İskele
428

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

İçimdeki Deliye

Ne yapıyoruz biz?
Zırhlanışımız soyunmak mı,
soyunmamız zırhlanmak mı?
Sözcüklerden kaleler yapıp,
kale içinde kuyular kazıp,
kazdığımız kuyuya düşmek mi?

Yüreğin yüreği soğuk sıkımla yağını damıtmak,
dil kandilinde yakıp,
üşümeyi gidermek mi?

Yoksa aydınlanmak mı,
derinliğin karanlığında.

Uyuşmak mı,
uyuştukça devinip durmak mı canın yürek sancısında.
İki yar arasında kanyonlarında cümlelerle,
hayata olan bıkkınlığı kuyulamak mı,
diri diri?
*
Geceleri hücremde tel tel olmuş
yalnızlığımı içime çekip,
gün doğumu ile hangi rol için,
hangi kostümünün yüzüme düşeceğini
düşünmeksizin,
en,
boy,
derinlik ötesi âlemlere
rindane seferlere çıkıyorum.

Ağ’larla kuşatılmış,
uydular fırlatıyorum içime,
yörüngesine hiçbir zaman oturmayışına aldırmaksızın.

Hızdan başım dönüyor,
hazdan iğreniyorum,
kökünü kuyuluyorum içime,
üzerine cümleler serpiştiriyorum,
filizleniyor,
serpiliyor,
kuruyor,
iki satır arasında hazan oluyor.

Bu ne denli bir başınalık?
Alışanlar, azat eylemiş varlığımı
–belki de yokluğumu-,
ilkel benliğimden hoşnut
ve
zararsız haşere
ama
kafesinde beslenen,
yaşam işlevlerinin gereğini yerine getiren.

Ah içimdeki canım deli,
belki de yazının icadında kalması,
içimdeki tarih çizelgesinin
ve
dışımdaki bilişimin
gökyüzünü unutturması denli yalnızlığımız.

Şşşştttt deli
duyuyor musun beni?
Cebimde kaç sözcük var,
saymadım.
Saymam da...
Sıfırın sayma sayısı olmadığını öğrendikten sonra,
sonsuzluk hissinin peşinden koşmaktan yoruldum.

İktisat tarihi okudum.
Öylesine.
Ders kitabıydı ama okullu değildim.
Okumasını sevmezdim deli,
oturur yazardım.
Şimdiki gibi.
Nereye gideceğini bilmeyen yolcu oldum hep.
Hayatın rutininden, kaçmanın en basit yolu buydu benim için.
Cümlelerim devrikti,
hayatın beni devirdiğince,
yara bere içinde bıraktığınca.

Farkına vardım ki,
ben bir çocuktum.
Legonun her bir parçası, bir sözcük.

Şimdi seninle,
özlemini duyduğum ilkelliğe mi cümle cümle gitmek isterim?
Soyut olan ne varsa,
bizdeki gizil tarihini varsın okuyan olmasın,
yazar isek yeter.

Bilemiyorum canım deli.
Yalın duyguların gölgesinde kurulan otağında gönlün,
hayatı paylaşması iki delinin cümle cümle.
Ve hayatın bize bakışı?

Gel, cümlelerin duldasına uzan deli.
Göz kırp yokluğa.
Hiçliğe.
Bir baskı makinası yüreğini yine koy yüreğimin üzerine.
Bastır,
benim yıllarca bastırdığım duyguları,
nice çelişkileri,
soğuk sıkım yağı çıksın
yüreğimizdeki en deli gölgenin.

Yansın kendi yağımız,
-rağmen / inadına-
gerçeğin,
düştüğümüz yerinde yarayı yaraya banalım.
Roller sandığından,
bir kostüm seç
ve
soyun hayata,
haydi.

Dünyayı soyundukça üzerinden,
sırtüstü uzan
ve
yıldızları giy üzerine.

Çizgi ötesinden al da gel kendini,
gel yanıma.
-Orası uzak de,
Reddet beni.
burası oraya yakın olsun.
Aynı fit derinliği farklı duyumsasın varlığımız.

Üşümesin,
titresin içimiz;
en,
boy,
derinlik ötesine geçmemesi ne mümkün gözlerimizin.

En,
boy,
yüksekliği yontalım,
dokunulmaz ne varsa dokunsun içimize,
çirkinliğimi güzelleştireyim güzelliğinle.

Her şey varken,
hiçbir şeyin olmadığını içimize haykıralım.

Sahi biz ne yapıyoruz deli,

Boşluk doldurma telaşlı aklımıza rağmen,
yüreğimizle,
canımızda yeni boşluklar kazmaktan
ve
kendimizi kör kuyuya atmaktan öte…

Seviyorum seni deli.
Güzümdeki hazanıma can suyumsun.
Ak içime,
yüreğim aksın dışıma.

Ne dersin,
en yalın sözcüklerle dereyim mi seni,
kendi bakışına..
*

Bakışına düğümledim kendimi,
çözme beni.

Gözümdeki yar(a)da, zelzeleme sebep fay(da)sın.

Taş İskele
Kayıt Tarihi : 15.7.2022 13:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Taş İskele