yine başladı içimdeki uğultu postalları geçirdim ayağıma düştüm yollara aşılacak karlı yüksek dağlar ve uzayıp giden yollar yollar… şafak sökmeden yollardayım mızrak boyu yükselir güneş yine başlar içimdeki uğultu çağlayanın uğultusuna benzer çağlayan fakat köpüksüz bembeyaz kar bembeyaz dağ kapkara nehir kapkara düşler… akşama doğru beyazlar kızıllaşır -rahatlık ve sıcaklık gibi- kaynaşırlar sonra.. sonra bakarım uzaklara gözlerimdeki bomboş parıltı ve uzayıp giden yollar yollar… anlaşılmaz korku vardı içimde sürüklüyordu önümdeki çıplaklığı aşmak engelleri aşmak olacaktı engelleri aşmak dedim yoğunlaştırdım cesareti bitmez gibiydi bir tepenin ardından başkası onun ardından öteki böyle sürüp gitti yorgunluğum telaşımı yendi ve uzandım ormanın içine yol kenarında havada bulut şimşek rüzgar ağaçlarda kuş bunların müziğini dinliyorum gözlerim sisler içindeki ağaçlarda uyumuşum… bir kertenkele yavrusunun başımdan aşmasıyla uyandım tütün sarıp bir iki nefes çektim ki havada bir ses ormanda derin yankılar yapıyor yaklaşan motor sesiydi fakat benim korkum o anda burukluğa dönüştü ayrılırken arabanın kapısından son kez baktım kalanlara üzgün/haykırır gibiydiler “-bizi bırakma bırakma bizi” yine başladı içimdeki uğultu çağlayanın uğultusuna benzer çağlayan fakat köpüksüz… Mayıs 1975 Karçal dağı
Ahmet ÖzdoğanKayıt Tarihi : 28.5.2012 10:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!