ansızın bir ağıt duyulur
rüzgârlar da yırtılır çarptığı dağda
kaç perde sürer hayat
kim yamar ağrılarımı
bir bakır yırtığı şimdi yüreğim
eski
kirli
değerli
avuçlarımda el yazı motiflerim
anla beni…
hiç olmadığı kadar
sensiz
ülkesizim
gözlerim
mavisini yitiren bir gökyüzü
yüzüm
poyrazına tutunan bir bulut
yada
neye sayarsan say
öleceğim yeri unuttum ki ben
hangi darağacı benimkisi
hangi toprağa gömüleceğim
kaldı yazınca hayat karnesi
her soruda bir seçenektir intihar
yüreğimi yakıyorum şimdi dar açılarda
üstüme üstüme gelme hayat
üşürsün avuçlarımda
yine kuşlar ölüyor
çığlık kusuyor ellerim
alnımda gece ayazı
ya içimdeki deltaya döküleyim ya da gözlerimden vur beni
düşerken dağ kokacağım
söyle hangi türkünün ilmeğine asayım gamımı
beni anla
ben sende öleceğim
şimdi
göksüzüm
zaman düşüyor takvimlerden
içimden geçiyor göçmen kuşlar
umarsızım
seni tutuyor uykularım
kuşluk vakti yıldızlara
gece güneşine götür
el yazına ekle
düşlerine
türkülerine sürgün et
ağıtlarına akıt
savur uçurumlarına
ya da aktığın ırmaklara dök beni
aç kapıyı
içimde rast makamında bir fırtına
suda üşür ya kokusu erguvanların
işte öyleyim
bir dağ gölgesinde durup üşümüş çocukları kuşandım
türkü sağdım tren raylarında yolculardan
yalnız değilim
bulutlarla geliyorum ben
adının geçtiği her yer istasyon oluyor
sen de düşlerimi de çalıp gitme
Mart/2014/Antalya
Sıtkı Özkaya
Kayıt Tarihi : 15.6.2019 16:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!