Alnına dökülmüş sümbül teller
Hangi bağın üzümü gözlerin
İçsem şarap olur içmesem harap
Fırtınalar koptukça içinde
Sel olup taşıyor birden bire
zaman
Avuçlarından kayıp giderken
Ahlar vahlar keşkeler olmasın
Kısa ömründe
Sevdin mi yürekli severdin
Cehennemin ateşi sevdiği gibi
Derya olurdu sol göğsün
Ey ak dağının asi çocuğu sen
Farkındamısın
Çocuk geldin çocuk gidiyorsun
Yasaklarınla saklanıp içine
Boğulur umutlarını birer birer
Gittiğin her yerde
Konuştuğun her dilde arkandan
Ah çeken çekene
Nice sevgililer bırakıp geldin
Bu kısacık ömre
Bilirim içini orman yangını gibi
Tutuşmuş daları gökçe çiçeği kokar
Yağmur yüklü bulutlar geçip gider
Üstünden yangını söndürmeden
Sende bilirsin ya
Harcayıp bitirdiğin aşkların gibi
Haddi hesabı tutulmamış
Kapanmışsın içine sarmaşıklar gibi
Körpe düşler kurmuşsun
Besleyerek kılcal damarlarda
Genç sevdaları bıraktığın yerlerde
Ardın sıra ağıtlar bıraktın
Rüyalara gömdün
Yorgan döşek yürek sererdin
Dalları nar çiçeği
Yaktın kavurdun aşk ettin kendine
Sonra günahını yükleyip
Baharı görmeden patlak mısır gibi
Parıltılarıyla öldürdün zalım
Kayıt Tarihi : 1.4.2016 16:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
güneşin yeterince ısıtması her bahar yeniden sevdalanmaya yeter be dost...
TÜM YORUMLAR (57)