Tüm kırgınlıklarımın bir sonu yok, olmayacak da…
Hayatımın en büyük kırgınlığını olurlarken
paramparça olmuş yorgun benliğim
içimde çoğalıp duran bir zehirle tükenip gidecek.
Biliyorum, bu zehir öldürmeyecek acıyla çoğalan,
uyuşan her bir zerremi.
Bir işkence gibi hayatımın her anına yayılıp
geleceğimi yakalayacak, kıskıvrak.
Ve ben duygularımı böylesine
çıplak bir şekilde anlatırken utanmayacağım asla…
Tüm duygu korkaklarına inat, savuracağım
zavallı, biçare içselliğimi.
Tüm duygu korkaklarına inat haykıracağım
sevgimle birlikte bu kırık dökük halimi.
Sevgim, can çekişirken hak edilmemiş
bir acıya nasıl gark olur ki?
Kimliksizlik, bencillik, aymazlık, başıboşluk, çocukluk...
Her neyse işte.
Kaç kez vuruldum bunlarla
tüm iyi niyetimle direnmeye çalışırken?
Bir köşeye atılmış unufak kalbimle
şimdi acıların içinde bir isyanı
dile getirmenin de anlamı yok.
Belki de hiçbir şey yoktu,
var olduğunu sandığım hezeyanlarımdan başka…
Sahiden yok muydu?
Bir sevgi, karşılığını bulamadan
böylesine nasıl yeşerebilirdi ki?
Bunun şaşkınlığını yaşarken
İçimdeki kırgınlığı nasıl yatıştırabilirdim?
Anlaşılmak mı, sevilmek mi?
Neyi, kim anlayacaktı
ya da kendi olmaya korkan biri mi sevecekti?
Bir oyunun içinde kendime sürülürken
çoktan yitik benliğimle bir daha bulunamayacak
bir hayal oldum.
Gerçekler dolanırken acımasızca masum yüreğime
durmadan bir düşün içinde nasıl debelenip dururum…
Bunu bilmiyor muydum?
Bildiğim her şey içimde
kapanmayacak yaralara dönüştü artık…
İçimde ölüler mezarlığı kurulmuşken
bir kere daha mı aldandım?
Şüphesiz, pundunaya getirilmiş duygularım aldı en çok da
bu acımasız aldanmışlığın içinde payına düşeni.
Nasıl bu denli bir ahmak olabilirdim…
Seni nasıl mutsuzluk olarak hatırlayabilirdim…
Bu ikisinden hangisi daha çok canımı yakıyor?
Tüm güzel şeyler için çırpınıp dururken ben
içimde benden ölüler mezarlığı.
Kimsenin gelmeyeceği ve ulaşamayacağı yalnız bir mezarlık…
İçimde şu anımda kaç ölü yaşıyor benimle,
biliyor musun?
Zihnin ve duygularını özgür bıraksaydın ya…
Bu tutsaklık,
tüm kötü oluşların ve mutsuzlukların sebebiydi.
Ve benim de yok oluşumun.
Yok oluşun, yok oluşum, yok oluşumuz…
Bize kalan bir yok oluş hikayesi miydi?
Kayıt Tarihi : 21.11.2022 20:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!