Otuz üç evladı yaktı Madımak
Böyle mi olurmuş kurban adamak
Hangi tadı alır hangi dil-damak
Madımak yanarda içim yanmaz mı
Otuz üç idamlık ana kuzusu
Bir tezgaha geldi yok muydu usu
Onlara kuruldu kalleşce pusu
Tüm ülkem ağlarda içim yanmaz mı
Otuz üç Mehmedi hainler aldı
Kara haberini tüm yurda saldı
Hüzünün Mehmedim bak bize kaldı
Analar ağlarda içim yanmaz mı
Otuz üç evlada Başbağlar ağlar
Başbağlar her gece karalar bağlar
Başbağlarda nefret derinden çağlar
Başbağlar ağlarda içim yanmaz mı
Bilge köyde olan sanki farklı mı
Bilgeyi ağlatan söyle şarklı mı
Vicdanınız sizin yandan çarklı mı
EEE! Mardin ağlarda içim yanmaz mı
Uluderde ki değil mi insan
Ne zaman gelecek ülkeme nisan
Bunlar karşısında ne söyler lisan
Timsahlar ağlarda içim yanmaz mı
Nuhun gemisi der, Cenab-ı Allah
Oturdu Cudiye buldular felah
Teröristler orda olamaz iflah
Özel tim ağlarda içim yanmaz mı
Haydi gardaş haydi bak inşaata
Derinden geliyor şaka şamata
Kaçanlar kurtuldu binip kır ata
Edenler bulmazda içim yanmaz mı
Sus artık kalemim gör iki yüzlü
Bon soir,bon nuit,goodmorning,çüzlü
Bilmez ki kitabı şu elif cüzlü
Çok yüzlü ağlarda içim yanmaz mı
Ahmet Arslanım der,evet Madımak
Ama Başbağları gerek tanımak
Otuz üç Mehmetle Bilge Köy,Irak
Aydınlar ağlarda içim yanmaz mı
Bon soir:iyi akşamlar
bon nuit:iyi geceler
goodmorning:günaydın
çüz:görüşmek üzere
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta