Baba.. baba..
ben kimseye baba diyemedim,
hiç tanımadım, görmedim babamı.
bazen gördüğüm rüyalarda,
yüzünü hiç seçemediğim sensin belki.
Baba! baba! diye bölerim uykularımı,
gözlerimde bir kaç damla yaş.
Okulda arkadaşlarım,
yeni ayakkabılarını gösterip,
“babam aldı” dediklerinde,
ben boynumu bükerim.
başım önümde
eski ve yırtık ayakkabılarıma bakarım
diyemem ki, babam yok benim..
Bazen okul dağılırken,
kimi arkadaşlarımı babaları gelir almaya.
ben öylece durup bakarım
herkes gider, bir ben kalırım
sonra sürüyerek ayaklarımı
beni annemin beklemediği eve giderim.
Annem.. canım annem..
evlere temizliğe gider
eve ekmek için.
çalışır akşamlara dek.
ben öğlen geldiğimde eve,
akşamdan kalan yemeği yerim.
sonra oturup pencere önünde,
akşama kadar dönüşünü beklerim.
Baba, sen olsaydın
annem evde olurdu.
ben annemin dizi dibinde
birlikte seni beklerdik.
baba, sen olsaydın..
olsaydın keşke..
Baba, sen olsaydın
bana oyuncak alır mıydın?
bir araba, bir tabanca,
şeker alır mıydın bana?
Bayram geliyor bazen,
annem komşuların verdiği elbiselerimi
ütüleyip giydiriyor.
sonra bana bir lira harçlık veriyor.
bütün çocuklar şeker almaya koşuyor
ben duruyorum,
ben susuyorum.
sonra o bir lirayla
gidip ekmek alıyorum
annem bir gün işe gitmesin diye..
sonra dönüp annemin elini öpüyorum
bir kere de sen diye öpüyorum.
Neden benim her zaman
bir yanım eksik?
neden içimde bir sıkıntı
boynum neden bükük,
bilmiyorum..
baba ne demek bilmiyorum..
Saçlarımı annem okşuyor sadece,
beni traşa annem götürüyor.
ama kahvede maç izlemeye olmaz, diyor
kahveye çocuklar babalarıyla gidermiş
sonra elalem ne dermiş.
Tek göz odamızın duvarında,
siyah beyaz eski bir fotoğraf asılı
annem, “ O baban” diyor.
her gün elime alıp
uzun uzun bakıyorum
bakıp bakıp ağlıyorum.
Baba, ne kadar sıcak bir söz.
ama ben baba diye mırıldandıkça
içim üşüyor
içim üşüyor..
Geçen yaz annem bir dua öğretmişti bana
elham duası.
her gece yatağa uzandığımda
ilk elham okuyorum sana.
bir de tespih var,
senden kalan tek hatıra
minik taneli ve uzun
onu hep boynumda taşıyorum
sanki seni koynumda taşıyorum..
Ama mezarını hiç görmedim,
başka şehirdeymiş.
kaç kere gidelim dediysem anneme,
uzak diyor,
bilet alacak para yok diyor.
diyor da, sebep başka biliyorum.
bir keresinde komşu Fatma Teyzeye
anlatırken duymuştum.
baba, seni vurmuşlar
kan davası için vurmuşlar
kanlılarımız varmış
düşmanlarımız varmış..
eğer gelirsek senin yattığın şehre
kanlılarımız görürse
beni de mi vururlar?
Kanlılar ne demek baba,
düşman ne demek?
ben her gece anneme
sarılıp uyuyorum.
bazen uykum kaçıyor,
annemin hıçkırığını duyuyorum
erkekler ağlamazmış diye
ben de içimden ağlıyorum.
Baba seni çok seviyorum
baba seni çok özlüyorum.
24-27/04/2010
Mehmet Faruk HabiboğluKayıt Tarihi : 10.11.2011 14:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Babasını yitirmiş çocuklara..
![Mehmet Faruk Habiboğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/11/10/icim-usuyor-baba.jpg)
Güzel.. güçlü bir anlatım
son derece başarılı birikimlerinizi
gün ışığında okuyucusula buluşturmanız
mükemmelin üstünde .
okuyupda kutlamamak elde değil
yürekten yüreğini kutlarım
yeni paylaşımlarda buluşmak üzere
yine beklerimin
TÜM YORUMLAR (4)