göz kapaklarına düşen ağırlığı
daha fazla kaldıramayacaktı gözleri
birbirine kavuşmaya başladığı anda
bambaşka bir aleme adım atılacaktı
ısrarla dayanmaya çalışan gerçek boyut
sanal boyuttaki yolculuğa hazır değildi
bilmem kaç gündür beklediği bu anı
yine de kabullenmek istemiyordu
iki arada bir deredeki dayanma gücü
kendini mayhoş bir limon kokusuna
ağız tadını bozan ekşi buruşukluğa
tercih etmek istemiyordu.
yine de engellemeye çalıştığı o gücün
baskısıyla ayrılıyordu ruh
gerçek dünyadan
bulanık birkaç kareden sonra
sanal alemin çekim alanına katılıyordu
kamera arkasında oturan
yönetmen edasıyla
biraz öncesi uzandığı
o alandan buharlaşarak
uzun bir yola doğru koyuluyordu
arka plan çekimlerine itibar etmeden
dokunmaya çalışıyordu
süngerimsi bir temasla
bir adım bin söze değer sıçrayışlarla
oradan oraya uçuşup gidiyordu.
geride bırakılan
gerçek boyuttan sıyrılırken
sol gözün kenarından süzülmeye başlamıştı
gözün kiri olsa gerekti
bir damlacık göz yaşı
tıkırtılı ilerleyen saat yelkovanının adımları
ağırlaşıyor ve zonklayarak yavaşlıyordu
çevreden gelen tiz gürültüler
bas uyarılarla kendini unutturuyordu
ara sıra ışık oyunlarıyla irkiliyordu
duvarlara yansıyan gölgelerin farkına vararak
korunmasız kaldığı o anda
her türlü fiili tecavüze bile
direnme gücünün olmadığını da biliyordu
yine de her şeyi bir kenarda bırakarak
sanal alemin içinde ilerliyordu
birden sarsılmaya başladı
sanal alemde bulunan tüm maddeler
öyle bir şiddetle sallanıyordu ki
fırlayarak etrafına bakınmaya başladı
bulanık ve puslu gerçek aleme
pis pis gülümseyen bir yüz duruyordu karşısında
biraz da avuçlarıyla gözlerini ovuşturarak
“galiba uyudum” diyebildi
“içim geçmiş galiba”.
22.12.2006 17.00
Kamil ÇağlarKayıt Tarihi : 23.12.2006 18:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)