İçim bin bir hasret
Yüreğim kayıplar şehrinde
Bu şarkıda neyin nesi kulaklarımda
Ağlatıp duran
Zorunluluklardan bir kolye
Takmışım boynuma
Üstüm başım yırtık pırtık
Yüreğim kırgın
Çok kırgın
Bronz bir hikâye olup çıktım
Çokça küstüm
İçimle bende gittim
Kederlerin yüzü sıcak
Yarası derin oluyor
Hangi bıçak deyse
Süründürüyor zamanı
Köreliyor en keskini bile
Ne zaman bırakacaksınız yakamı
Hiç bilmiyorum
Ceviz kabuğuma çekilip
Kendimi yaşlandıracağım günleri istiyorum
Kimseye ah etmeden
Kula kulluk etmeden
Bir ömrü şerefinle teslim edebilmek istiyorum
Gözlerim nemli kahverengi mevsimine girdi
Kuruyan yaprakların
Hışırtısında sakladım kendimi
Sustum kurudum
Hiç üşenmedim
Kendimi sakladım
Kuruyan yaprakların
Hışırtısında
Kimse bilmiyordu
Ölüyordum günden güne
Sönen bir volkandım
Herkes beni patlayacak sanırdı
İçimi yakalı asırlar olmuştu
Geride göstermelik bıraktığım
Deli bir heybetim vardı
Birde size görünen suretim
Gencay CoşkunKayıt Tarihi : 9.11.2005 00:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!