"İçilmemiş Rakının Öyküsü"
...
Bu zamana kadar herkes
içtiği bir rakıyı anlattı.
Ama hiç kimse
içilmemiş bir rakıyı anlatmadı.
Bu da, içilmemiş rakının
öyküsü olsun…
Yaz akşamı olsun.
Seversin yaz akşamlarını.
Bize seçtiğim
bunaltmayacak bir akşamüstü.
Deniz kenarı olsun.
Ama ayaklarının
denize değdiği masalardan değil.
Oldu ki üştürsün,
kıyamam.
Hadi otur bakalım...
Rakın, buzun, şalgamın
bembeyaz bir masa örtüsü.
Her şey istediğin gibi.
Rakıları ben koydum.
Geleceğe kadar doldurdum.
Bir rakı masası geleneği olarak,
o gecenin şerefine
kalktı bardaklar havaya.
“Yarasın ”
dedin gülümseyerek.
“Haklısın" dedim içimden.
“Yara-sın”
Bir kere de masaya vuruyoruz
kadehlerin altlarını.
Ondan sonra yudumluyoruz.
Yemin ederim,
içtiğim en güzel rakı.
Müzeyyen Senarlar,
muhabbet bağları,
elbet bir gün buluşacağızlar
söylüyoruz.
Sevdiğin
türlü şeylerden bahsediyorsun.
Dünyanın en mühim şeylerini
anlatıyorsun gibi,
dinliyorum seni...
Muhabettiğin
en koyu yeri gözlerin.
Ne güzeliz,
içilmemiş rakı soframızda.
Şiir dökülüyor
her kadehte dudaklarından.
Bu hayal bu kadar yeter!
Hayaller en güzel yerinde
kesilmeli çünkü.
Eğer kesilmezse
gerçekler devreye giriyor.
Gerçeklerle kurulan
rakı sofraları da hüzün kokar.
Ve bilirsin rakı varsa o masada,
Gözyaşı olur, ayrılık olur,
mutlaka bir gönül yarası olur.
Yine de gelip otursaydın karşıma
en güzel sen giderdin rakıyla…
Bak aynı şiirde bile
sarhoş olamadık seninle…
Oturup birer kadeh rakı içemedik.
Sen bilmezsin şimdi
bunun eksikliğini.
Mesele rakı da değildi.
Söz vermiştin bana.
Gittin...
Sözünü de unuttun.
İçilmemiş rakının öyküsü oldun.
Sanki bir şehir istedim senden.
Alt tarafı bir duble
rakı içecektik.
Sana söyleyecek
iki duble de sözüm vardı.
Neyse…Neyse artık…
Bundan sonrası :
Olduğu kadar,
olmadığı rakı…
Bir dublelik umudunu,
bir yetmişliğe
sığdıranlara gelsin.
ESRA NİZAM
17.02.2020
Kayıt Tarihi : 22.7.2025 04:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!