Ey şehvetin izinde sükseye hayran nefis,
Lâmekânda atlasın var mı farkı hasırdan.
Sükûtun çığlığında çökünce gözlere sis,
Açılır tüm perdeler, ha şiardan ha sırdan.
Nükse tabi arzular tırpanlarken hicâbı,
Bir içimlik havuzda, hep mesuttur kurbağa.
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
Devamını Oku
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
Sütten çıkmış ak kaşık gibi şair aynalara dargın galiba..
Sütten çıkmış ak kaşık gibi şair aynalara dargın galiba..
yüreğine sağlık,,tebriklerimle
sorun değil Ahmet'im. ama benim de bir cevabım olsun diye yazdım. peygamber değiliz ya. koptu da. ama neyse bir dostumun yüzüsuyu hürmetine kırpa kırpa küçük bişey yazdım.
Fesih abim, şiirin günün şiiri olmayı fazlasıyla haketmiş zaten.
Birileri buraları şiir için değil de yaygara çıkarmak için kullanır oldu. Bu sebepten dolayı da buraya gelmek bile istemiyor insan. Ama seni görünce kutlamak istedim.
Saygımla
Mehmet Bey Kardeşim,
Arapça sevdalılığı değil bu. yahu yıllarca kullandık o sözcükleri. neden fırlatıp atalım. ben arapça, farsça, latince uygun gördüğüm her terimi kullanıyorum. kesinlikle kelimenin anasını, danasını araştırmıyorum.
evet makbule'yi beğendiğine sevindim:)) teşekkürler
Ahmak şiirleşmeyen ne kaldı ki
Cennetin bizzat içinden
Her şey, bir
Cehennemin bizzat dibinden
Hiç bir şey, iki
Birincisi tutulmuyor ki
Doğmuyor ki
Beşik sallayalım
Ölmüyor ki
Tabuta koyalım
İnsanlık geldi
İnsanlık gidiyor
Daha ne bir şeyi çıplak gözle göreni
Gördük
Haberini aldık
Telegraf geldi
Ne de bir çiçek tozu yanağımıza kondu
Her şey hayalde
Rüyada
Tasarıda
Görülmezlikler ilhamında
Suuuuuuuuuussssss
Dinle
Hisset kardeşim hisset
Ruhunun göğe doğru yükseldiğini
Göremiyeceksen yuh olsun sana
İnan inan yeter
Başka şey istenmiyor senden
Şey şey şey şey şey…
İkincisi
Bin derece lav
Kalem ile kağıt erir behey ahmak
Nasıl ve nereye yazacaksın
Nadir Sayın
Naci abi ye bir gülücük gönderdim sevgiyle... hadi size de gitsin
Makbule
Kirpiğin ucundan ateş saçardı,
İçime kaç yangın ekti Makbule.
Perdeyi aralar, camı açardı,
Her sabah bir kurşun sıktı makbule.
Düşürdü koynuna kızıl ateşin,
Çalmıştı mayayı nefsime peşin,
Bekle ki sabahı, doğsun güneşin,
Kapıya nöbetçi dikti Makbule.
Al yanak altında gamze belirdi,
İhtiras kudurdu, izan delirdi,
Kendine çekmeyi fena bilirdi,
Gönlüme kancayı taktı makbule.
Ne takı, ne makyaj, ne altın hızma,
Bir başka dururdu kar beyaz yazma,
Hadi gel şu kıza, şiirler yazma,
Evrende benzersiz, tekti Makbule.
Göz kurur, dil durur öyle zarafet,
Tarifi nemümkün; emsalsiz âfet,
Göz hakkı sanmıştım Allah’ım affet,
Hevesi kursağa tıktı Makbule.
Işıldar üstünde pullu mor fistan,
kıpırdak halleri eyledi us’tan,
Sinesi gül kokar, nazı kabristan,
Gönlüme usulca aktı Makbule.
Süzülüş bitirim, işve şahane,
İnerdi sokağa, çeşme bahane,
Şu garip ne ister, söyle; daha ne,
Perçemin altından baktı Makbule.
Bağrıma saplanan kapkara gözdü,
Gerdanı yaylaydı, dudağı közdü,
Sinede eğreti bir düğme çözdü,
Üstüme dağ, tepe yıktı Makbule.
Cazibe, gösteriş huriden öte,
Çeliştim özümle düştüm gaflete,
Yarabbi cefamı, say ibadete,
Genç yaşta belimi büktü Makbule.
Bir akşam nazından geçti nispeten,
Sıyrıldı yörenin çizdiği kipten,
Dudağı morfindi, dili kerpeten,
Yirmilik dişimi çekti makbule.
Fesih Aktaş
(Taşova, 15.05.2008)
İşte şiir bu; hocam lütfen şu Arapça sevdasından vazgeçin.Bu şiir ne güzel böyle cıvıl cıvıl hayat kokuyor.
Hadi bakalım yatağa.herkese hayırlı uykular.
Bu şiir ile ilgili 57 tane yorum bulunmakta