İçindeki çocuk neden böyle yaşlı? Duyumların açlığında benim tokluğum yetmedi sana.
İnsanın yaşı kaç olursa olsun o çocukla gülümsüyor hayata. Güneşi,tutkuları ulaşılmazları o çocuğun ışıl ışıl gözlerinden görüyorum. Sevda yelim ilk onun saçlarını okşar.Nefesim onun sesinde heveslerini katlar.Ütüsüz umurlarım onun içselinde salıncak kurar.Beni sana aşılayan da oydu.Hatırlar mısın sabaha kadar telefon konuşmalarımızı.
İşe geç kalışlarımızı,o gün sersem sersem gezişlerimizi.İçine sordun mu? İç çocuğun yaşıyor mu bensiz.
Kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni diledi iç çocuğum. Ayrılırken aşkı inançsızlığa taşıyan ayyaş iç çocuğun değil miydi? Bir ömür içsel açlıkların derlenmişti.Bana açlıklarınla geldi.Bende yaşadın toklarını.Tokluğunun gözleri açıldı.Ar perdenden araklama arzulara gemiler yürüttün.
Sahi söylesene senin içindeki çocuk kaç yaşında? Bir de şunu söyle. O çocukla en çok neden gittiniz benden. Biz ki geceleri pay ettik ay ışıklarına. Yastığı, yıl ettik özlemlere.Karanlığı kara sevdaya dönüştürdü arzularımızı aruz vezni
Biz ki sözlerin közünde pişirildik sevda gelgitlerinde. Eksiksiz noktasız,notasız tutkulara tümlendik.Nutku tutulan anların isimsiz gelişlerinde yanlış yanışlar mı aldık ne?
Geride kalan viran edilmiş kavlarımızın melodisi seni bensiz çalıyor.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta