Duraksız yaşamaktan değil, yaşamın hızının dünyamın hızından hızlı olmasından döndü başım, bundandır şarampole yuvarlanmam. Dünyevi tüm ihtirasların gölgesinde kalmak korkum. Arınmayı dilerken daha kötü kirlenmek çaresizliğini yaşamaktansa kaderime bir mercekle güneş tutmak daha iyi olacak diye düşünürken, bulutların çökmesiyle ölmeden değersizlik ateşinde yanarak yaşamak zorunluluğu endişem. Yakmaksa, iyi bilir sigara. Affet, çok içtim yine.
Hiçbir sakinliğim durdurmuyor zamanı. Kara değil gece, sadece ışıksız. Işık ise uzaklardaydı, çok yalnız. Doğacak mı bu gece de güneş bilemem; korkum, güneş yüzüme vururken içimin karanlıkta kalması. Tüm dünyevi tabiatlardan ayrılmaya karar vermişken artık ömrümün baharında, baharın yüzüme tokat atması. Bir minder bir yastığa uzanmak bile bana yetecekken sıcak sancılarıyla tüm organizmaların değerlerinden ayrılıp ben olamamak endişem, içimdeki bulağan sancının yakımtrak tıslaması. Çıngırağını kopardığım gecenin sessizliği de onun korkusundan. Lanet olmasın! Onu dahi israf etmeye niyetim yok yaşarken. Tüm köleliklere gerim gerim salmışım kendimi. Tüm özgürlüklere eriştim böylece. Bulduğumu başıma taç, beklemediğimi gönlüme miğfer eğleyerek geçiyorum içinden. Bir senden, bir sene doğru… Anlaşılması imkansız bir denklem halinde.
Korku yetmiyor. Şarkılar yetiyor; yeter, diyor. Sözün olur mu yeter, bizden ibaret. Biz olursak kalan alır başını gider mi, yokluğuyla edinip bin bir maharet. Ya yetmezse, ya yetişemezse varlık, ya anlatamazsa söz, yaşanamazsa hayat. Böyle mi yoksa rağmen mi? Söz mü yoksa fiil mi? Yaşanır mı hayat, geçmişten ibret, gelecekten ibaret?...
Kalbin orta yerinde bir mesai başladı hiç bitmiyor. Akıl, yoruldum, diyor. Gönül, göçmen kuşlarda dağlarda garamet. Teskini ararken dokunuşlarında, sözlerinde; senden kalan tını gecemde olmamalı garabet. Yürümeli bak, bu yol Hakk yolu. Sabrediyoruz hep birlikte birbirimizden habersiz büyük bir yolculuğa. Ne yol bizim ne ekmek ne su ne de hava. Geçeceğiz benliğimizden arta kalan ne varsa. Yaşananlar kalacak, anılar ruhların alacağı tek bohça.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta