İbrahim Yasar Şiirleri - Şair İbrahim Yasar

İbrahim Yasar

Güller ağlar, bülbüller ağlar,
Yapraklar dallarda solar,
Gönüller hüzünlü karalar bağlar,
İsrail laf anlamaz Filistin'de savaş var!

Sabah olur, akşam olur,günler geçer,

Devamını Oku
İbrahim Yasar

İBRETLİ ORUÇ TUTANLAR
PENGUANLAR, hep kışın yumurtlar taki yavru penguen baharda gözünü açsın diye. Yavrunun yerine kışın zahmetini baba penguen çeker. Sıcaklığın 70 dereceden daha aşağılara düştüğü kutup kışlarında, üç ay buyunca baba penguen yumurtayı bekler. Onu ayaklarının arasında, karnının altında sımsıcak saklar. Üç ay boyunca da ağzına tek lokma almaz. Üç ay sonra iftar eder. Anne penguen açık denizlerden dönüp nöbeti devralıncaya kadar oruçludur.
KUTUP AYISI; yavrusunu kışın ortasında dünyaya getirir, fakat o yavru karlar ortasında annesinin kazdığı sıcacık yuvasındadır. Yavru ayı üç ay boyunca anne sütüyle beslenir, anne ise oruçludur. Baba penguen gibi o da üç ay boyunca hiçbir şey yemez. Şefkat dolu memelerden hiçbir şey eksik olmaz, bir kilo ağırlıkla doğan yavru bahar geldiğinde on kiloya ulaşmıştır bile.
BABA BALIK, anne balığın yumurtladığı yumurtaları ağzına alıp 80 gön boyunca öyle dolaşır ve hiçbir şey yemez. Sadece yumurtaları kollar, o da böylece oruç tutar. Ara sıra oksijen alsın diye yumurtaları dikkatle dışarı çıkarır, sonra tekrar ağzına alır. Başka bir şey için asla ağzını açmaz.
ANNE AHTAPOT; kendi yumurtalarını kendi bekler, onun orucu da altı ay kadar sürer. Çoğu zaman yavrularının dünyaya gelişini görmeden ölür.
PENGUANI, KUTUP AYISINI, BABA BALIĞI VE ANNE AHTAPOTU, hiç kimse aç bırakmadı, yiyeceğini zorla ağzından almadı, onlar sadece ilahi bir emre itat ettiler. Kendilerine verilen görevi hayatları pahasına yaptılar. Ayni zamanda ilahi rahmetin lütfuna da mazhar oldular. Ve açlık acısını bastıran bir lezzeti, anne ve babalıkta buldular.

Devamını Oku
İbrahim Yasar

GÖNÜL BİRLİĞİMİZ
Tarih boyunca milli varlığımızın oluşması ve onun bekası, gelişip kökleşmesi, dallanıp budaklanması, zor ve dar günlerimizde bizim sahili selamete çıkmamıza vesile olan moral motivasyonumzun, snarijimizin ana kaynağı her zaman gönül birliğimiz olmuştur. Bu gönül birliğimizin içinde; asırlarca bu topraklar üzerinde bizimle yaşamış, ihanet sapıklığına düşmemiş, Türk Milletiyle gülmüş, Türk Milletiyle ağlamış, tasada, kıvançta bir ve beraber olmuş, kısaca al bayrağımızın altında yaşamayı hak etmiş herkes mevcuttur.
Gönül birliğimizi yaşatan, güçlendiren, geliştiren, besleyen ve destekleyen ana değerler ve ana damarlar vardır. Bunların da en başta geleni, vatan birliği, bayrak ve devlet birliğidir. Bir toprak parçası kendiliğinden vatan olma özelliği kazanamadığı gibi, bir bez parçası da kendiliğinden bayrak olma özelliği kazanamaz. Bu değerlerin ortaya çıkmasının altında da ortak bir çaba ve ortak bir kazanım, büyük ve güçlü bir gönül birliğimiz yatmaktadır.
Dolaysıyla bu topraklarda yaşayan, her bir vatandaşımız, kanaat önderi, yazarı çizeri, düşünürü, özellikle de siyasetçisi ve idarecisi, ülkemizin olmazsa olmazı olan gönül birliğimizin yaşatılması ve bekası hususunda büyük bir hassasiyet ve dikkat göstermesi gerekirken maalesef bu duyarlılığın gerektiği gibi ortada olmadığını görmek güç olmasa gerek. Cumhuriyet tarihi boyunca bu ihmallerin ve dikkatsizliklerin bazen kasta varan söylem ve davranışların sayısı ve örneği pek çoktur. Yıllarca sağcılık ve solculuk, ilericilik ve gericilik, laik ve antilaiklik, örtülü ve örtüsüz görüş ve davranışlarıyla gönül birliğimiz hep zarar gördü ve zedelendi. Pek çok vatandaşımız bu hususlarda büyük zararlar gördü, incindi ve incitildi. Bunları yapanlar kötülükten başka ne elde ettiler bilemiyorum. Şu içinde bulunduğumuz bu günlerdeki gergin siyasi atmosferde, en uzaktan en yakına yine toplum alabildiğince gerilmiş bir vaziyette olduğu anlaşılıyor. Halkımızın bir kısmının aşırı politize edilmesi sebebiyle hoş görüsü kalmamış, kimyası bozulmuş psikolojik travmalar geçirmiş gibi bir vaziyet arz ediyor.
Birtakım insanlar bir yerlere yaranma adına medyadan veya sosyal medyadaki siyasi yalan ve yanlışları kabullenerek, hiç düşünmeden hattini aşmış paylaşımları paylaşmak suretiyle toplumsal gerginliğe ve kutuplaşmaya şuursuzca katkı veriyor. Tüm bu olumsuzluklar neticesinde bir birine selam vermeyen komşular, arkadaşlar, hatta yuvası dağılan veya dağılma noktasına gelmiş aileler, akrabalar gün geçtikçe artıyor. Bu olumsuzluklar, bizi ayakta tutan gönül birliğimizin zedelenmesine ve çatırdamasına sebep oluyor. Aklı selim bir kimsenin bu gidişattan kaygı duymaması imkansız bir durumdur.
Bu ülkede hoş görüyü, barışı, kardeşliği, sevgiyi yaymamız gerekirken bilerek veya bilmeyrek gönül birliğimizi yıkmağa çalışmak sosyal barışı zedelemek bu ülke için yapılan en büyük bir ihanettir ve kötülüktür. Bu tehlikeyi en başta siyasi liderlerimiz fark ederek bu hususta gerekli hassasiyeti ve titizliği göstermesi gerekiyor. Çünkü onların söylemleri hal ve tavırları toplum tarafından örnek alınıp taklit edilerek tabana yansıtılıyor.

Devamını Oku
İbrahim Yasar

Şehidim geldi al bayrağıma sımsıkı sarılmış,
Cennet kokularını almış dünyamıza darılmış,
Vatan için vermiş canı sevdiklerinden ayrılmış.
Şehidim geldi her yerler bayraklarla süslenmiş.

Bir pencere açmış kendine mavi göklerden,

Devamını Oku