ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
ve ayrılmadan önce son bir not...
antolojide bundan önce yazdığım yorumlarda asaf halete ait bir ifade vardır ki..onlarca kişiye yazmışımdır..bugün yazmazsam olmaz diye düşündüm
''Şiir, kelimelerin bir araya gelmesinden hâsıl olan büyük bir kelimeden başka bir şey değildir''
Herkese en derin saygılarımla..
Şiirin sırrı bence ''zamansız bahçeler'' sözcüğünde...
tasavvufun ve türkçenin en nadide kelimesi olan ''gönül'' şiirde, zamansız bahçelere teşmil ediliyor..İçinde zamanın olmadığı bahçeler.
zamanın ötesindeki, zamanın üstündeki bahçeler.zaqman düzleminin dışındaki bahçeler sanki .ravza i cinan..cennet bahçeleri..
geleneksel tasavvufi öğreti her mesleğin bir Pir i olduğunu söyler..
Put kırıcılık imesleklerin mesleğidir ve aynı kökten gelen ''seyri süluk'' içinde bitmeyen bir iştir..bir ameliye bir eylemdir...
İşte bu mesleğin baş ustası put kırma medeniyetinin başlatıcısı olan ibrahim...seninle dertleşiyorum diyor şair..tevhidi inancı , bir uygarlık olarak yeniden ikame eden en büyük yenileyici ..anla ve dinle beni diyor...
ben senin yaptıklarını takliden ..işe baltayla başladım ...ben kırdıkça habire yenileri geliyordu..tıpkı senin bir zamanlar yaptığın gibi güneşe yöneldim...o da içimdeki soğukluğu muhabbet dışılığı yokederek bir kısım putları yıktı..
ama ben içimi masivadan tamamen temizlemek isteyen birisi olduğumu düşündüğümde güneşte bu evde bir puttu..güneş bile girmemeliydi içime...Güzellikler güzel ahlaklar bile dış görünüşüne takılıp kaldığımız taktirde put olurlar..ben zamnsız bahçeleri kucakladım..içinde zamanın olmadığı bir yoklukta başka bir düzlemde bu dünyada ve zamanın olmadığı bir düzlemde bir bahçe kurdum kendime.. gönlümü cennet bildim...
cennet elbet güzelliklerle dolu..senden rivayet eden mevlana divanı kebirde, Eğer gönlüme bir güzelin hayali gelirse, onu azarlarım diyor..anlaşıldı benim de onları azarlayabilmem gerekiyor..
lakin üstadım...ruhaniyetine sığındığım nebi..iş öyle bir raddeye geldi ki..
önce terk sonra da terki terk ile gidilen bu yolda galiba bana bunu(gönlü) bile terk etmem söyleniyor..bunu bile yık diyen var...sen bu yolun ustasısın ..söyle ne olur bunu da mı yıkmam gerek
Gönül kabesindeki putları yıkmak yetmiyor..gönül dahi yıkılacak ve put kalmayacak
bu durumda divanı kebirde mevlana şöyle yalvarıyor...
gönlüm, gönlüm, ey gönlüm, gönlümü incitme..
/////
burada önemli bir zincirden söz etmek gerekirse
Mevlana yolunun devamında en büyük pınarbaşısı olarak ekseriyetin kavli odur ki şeyh galibtir..Bu asırda da mevlevilik yolunun ve şeyh galib yolunun en nüfuz edici şahsiyeti kanaatimce ve bir çoklarınca belirtildiği üzere asaf halettir
Toparlayabildik mi bilmiyorum...
karar yüce halkımızın
:)
30 yıldır şiirle iç içeyim..
Şiirsiz günüm geçmez… 21.yüzyılın şiiri nasıl olmalıdır..
Geleneğe bağlı ama yeni olmalı… köprü ayakları sağlam olmalı…
Son zamanlardaki kanaatim …. Şeyh Galib’i merkez yapmak yönünde…
Şeyh Galip-Ahmet Haşim-Asaf Halet Çelebi ve İkinci Yeni harmanı….
10 yıldır şiir sitelerinde gezinmekteyim… 1-2 yıldır gerçek ismimle yazıyorum..
Genelde yorum yazmaktan çekiniyorum..
Antolojide günün şiiriyle ilgilenmezdim… bu aralar dikkatimi çekti…
geç kaldığım için hayıflandım..
Burası resmen bir şiir okulu…
Site yönetiminden ricam bu bölümü biraz daha geliştirsinler..
Bunun için anket yapılabilir.. değişik görüşler alınabilir…
BU OKULUN SAYGIDEĞER HOCALARI:
Selçuk Bekâr
Mehmet Binboğa
Evliya Çelik
Sinyali
Sükûn Ve İnşirah
Onur Bilge
Xalide Efendiyeva
Que Sera Sera
Ali Oğuz İyidiker
İşten çıkınca ilk işim yorumları okumak…
hepinize teşekkür ediyorum..
Saygılarımla..
Ben de bu şiiri bugünün şiiri köşesine eklediğiniz için teşekkür ederim.Güzeldi.
Bir de isteğim var Saygıdeğer Antoloji töneticileri Avni Abim den ''Dili Dimağı Kurumuş Sayıklamalar'' şiirini istiyorum.Bu köşede yayınlarsanız sevinirim.
ey şiir
sen nelere kadirsin
herkes kendi şiirini okur içinde
ey şair
sen nasıl bir kalemsin
her ne yazsan düğümlenir içimde
ey okur
ne diye debelenirsin
her söz başka biçimde
var mı gerçek benim sonsuz hiçimde
Hz. İbrahim'in putları kırıp baltayı en büyük putun boynuna asarak bıraktığını (Böyle yaparak ne demeye getirdiği, verdiği mesajın çarpıcılığı çok açıktır) zikretmezsek tam olarak anlaşılamayacağı gibi, şiir bile yanlış anlaşılabilir Osman Bey.
gördüm Mehmet Hocam;
derdimizi anlatabilmişizdir umarım :)
saygılarımla...
bazı arkadaşlardan sayfanın selahiyeti açısından bir ricam olacak...
günün şiirini analiz etmeye çalışanlarla alay etmeyiniz lütfen...
değerlendirmeleriniz varsa yazınız ve istifade edelim..
değerlendirmeniz yoksa olmadığını söyleyiniz...
şiiri beğendiyseniz beğendiğinizi, beğenmediyseniz beğenmediğinizi söyleyiniz...
ya da şiir hakkında başka birşeyler düşünüyorsanız onu yazınız..
ama bunların hiçbirini yapmadan sadece alay etmeyiniz yorum yapanlarla...
zira kırılıyorum, üzülüyorum..
ve bu şiiri anlamaya çalışıp bunu paylaştığım için pişman oluyorum...
ben sofu değilim...
bir siyasi görüşün temsilcisi olarak burada bulunmuyorum...
gerici de değilim...
belki tanışmış olsak çok da iyi arkadaş olabiliriz...
ne olur yorumlarımdan sonra böyle yakıştırmalar yapmayınız...
yazmaya şevkim kırılıyor...
ha diyebilirsiniz ki sen yazmasan bu site ne kaybeder..
ben kaybederim arkadaş içimi dökemediğim için..yetmez mi?
Ustanız için bir küçük sözüm var:
İnşallah böyle gitmemiştir.
Çünkü (bir şiir olarak) ÇOK SAĞLAM BU ŞİİRdeki hiyerarşi putları kıran Hz. İbrahim'den Allah'a yükselirken sondaki mısra ile (ki bu şiirin kalbidir) dönüşümlü olarak en başa dönüp bütün kim sorularının cevabını Allah yapar.
Kimileri bu durumda sevinç duyabilir. Gecenin erken saatlerinde arkadaşlarla yaptığımız analizde bu şiirin 'Kader kavramına vahldet-i vücud aynasını tuttuğu' konusunda hemen hemen hemfikir olmuştuk. Ne yazık ki varsa Sırat'tan daha geniş, Sırat'tan daha dar olabilen bir başka kavram, işte o marifetullahtır. Burada ''Ateş İbrahim'i yakmadı'' diye sürekli tekrarlarken aynı ateşin bizleri bal gibi yaktığını da unutmayalım.
İnşallah böyle gitmemiştir diyorum, marifetle gittiğini ummak istiyorum çünkü (mademki konumuz işte önümüzdeki şu şiirdir)
''İbrahim
Gönlümü put sanıp kıran kim''
mısraları için çok sağlam bir tevile ihtiyaç vardır.
Birleme yapıldıktan sonra sorulan bu soru sanıldığından çok daha manidardır zîrâ.
Şâirin ilgi duyup araştırdığı diğer dinlere gelince:
Bu dinleri aklı başında birinin ilgi duyup araştırmaması anlaşılır gibi değil. Bana göre (kişisel kanaatim olup bağlayıcı değildir) zirvesinde Budizm ve Konfiçyüsyanizm olan bu doğu dinlerinin pek çoğu evvelce kavimlere geldiği bilinen peygamberlerin bozulmuş öğretilerinin kalıntılarıdır. Kendine kitap verilenlerin dinlerini bile insanların ne hale getirdiği dikkate alınırsa böyle düşünmek çok güç de değildir.
Saygıyla.
nedeni ve nedenin doğurduğu sonuçları kendinde saklayan şair...sorularla test ediyor bunu okurlar üzerinde...ben yanıtsız kalabilirim ama,yanıtını bulanlara selamlar olsun benden....
karmaşık bir hayatın,karmaşık algıları olur elbet...onları dile getirebilmek herkesin harcı değildir ki;bunu başarandır Halet Çelebi..
bir çocuk oyunu vardır hani 'dön dön dönelim' adındaki; o çocuk oyununun ruhunu taşır Halet Çelebi şiirleri...
insan-gerçek-inanış arasına kurulmuş bir hamağa atar okurları o..sallan bakalım sallan!...:)))üstünde gök,altında toprak,içinde bir rüzgar......meltemi aşk,poyrazı ölüm...daha koymadım ayrılığın adını!..:))))
'kim?!..' sorusuna verecek yanıtım da yoktur billahi!..sırayı güden olgular içinde yaşayarak geçer gider zaman...ardında koşmak yerine,sondan başa doğru yürümek en iyisi belki,bilmiyorum!..
bıraktığımız yerde
duruyor mu acep
bıraktıklarımız!?
put bile olsa onlar...
Bu şiir ile ilgili 125 tane yorum bulunmakta