ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
Nasılsa öyle yaşanacaktı
Söylenecek bir bahane hep vardır
Ha bugün yalnız
Ha günün ötesi
Seni sevmek
Beni harcamak olmayacaktı
Devamını Oku
Söylenecek bir bahane hep vardır
Ha bugün yalnız
Ha günün ötesi
Seni sevmek
Beni harcamak olmayacaktı




Cenneti cennet yapan, CEMAL...
'İçinde Sen yoksan, cennet istemem!' demiştim.
Yolum cehenneme çıksa, yine 'ALLAH!' derim, nârın içinden! Nasıl yakar ateş, o zaman? İçimde ALLAH varken?
Bu da farklı gibi ama bağlantılı bir konu. İbrahim, KAHHAR sıfatıyla ilgili... ATEŞ dersi...
Neyse, yine diyalog olmaya başladı, son olarak
Herkes görmeyecek...
Diyeyim.
Bütün bu zahmet işte o görme kaabiliyeti için zaten!
(Ne malûm ateşin onu görememenin yakıcı kahrı olmadığı?) (Sadece bir yorumdur, böyledir demiyorum)
v.s. işte.
Bu dünyada insan doğar, büyür, aşık olur, evlenir; yalandır. Bey olur, paşa olur, padişah olur; yalandır. Yaşlanır, ölür; yalandır. Tekrar dirilir; yalandır. Huzur-u Mahşerde Allah'ı görür.
İşte O, GERÇEKtir.
O anda DİN de kalmaz, İMAN da...
İMAN, gaybadır.
Bu dünyada din de iman da gereklidir. İlk şarttır hem de!
Yeter şart değil
Fakat gerek şartlardır.
DİN de İMAN da vasıta...
O da bambaşka bir kıyamet zaten
''Ariflerin dîni olmaz'' dediğinde Muhyiddin-i İbn-i Arabî,
Bilen de bilmeyen de konuştu.
Gerçekte ne söylediğini ise sadece o ve onun olduğu yerde olanlar biliyordu.
Asaf Halet Çelebi, şimdi sağ olsaydın sen de bir iki şeyler yazmak ister miydin bu şiirinin altına, yoksa güler geçer miydin? Merak bu ya, sadece merak ettim.
SENMİŞSiN
Kabuğum çatladı, içim Senmişsin!
Kendim zannettiğim biçim, Senmişsin!
Sence şekillenmiş, Seni demişim
Varlık Senmişsin, ben hiçim, Senmişsin!
Onur Bilge
Doğrudur. İMANa gerek kalmayan zaman da vardır. O an gelince, arada, en gerekli vasıta olan İMAN dahi kalmaz.
Onur Hanım, Sinyali'nin olayı çektiği yerde (işime gelmediği için böyle söylüyorum) değil bir gönül, bireye ait bir kimlik de yoktur. Bu bakımdan söylediğinde bir yanlışlık yok. O, şiiri bütüncül bakışla benden farklı ele alıyor ve şâirin haberdar olduğu bu sürecin sorgulamasında olduğunu söylüyor. Şâiri hâl beyan eden biri durumundan çıkarıp sondaki sorgulamaya bu gözle bakarsak beni tedirgin eden aykırı anlam da düşmüş oluyor.
Dikkat ettiyseniz ''Terk-i terk'' ile giriyor konuya Sinyali. Ama ona göre şâir fenafillahta (olarak, gibi) konuşmuyor, şâir fenafillahtan (hakkında) konuşuyor.
Bu en üst düzeye giden yolda kalbin kaabiliyetince yürünür, nihayet, vasıl olunduğunda (mademki vasıl olunmuş ve vasıtaya gerek kalmamıştır, vasıtanın kendisi de vuslata engel bir put haline geleceğinden) gönül de kimlik de terk edilmeli ve O'nda yok olunmalıdır.
Bunda hiçbir anormallik yok.
Fikret Bey, size kırılmadım ben.
Muhabbetle.
(Biz bu işin edebiyatını yapıyoruz tabii. Yaşamak bambaşka konu.)
Gönülle gidilir, Allah Yolunda
Kalbinin üstünde yürüyeceksin
Bir bilsen, neler var yolun sonunda!
Kalırsan, toprakta çürüyeceksin.
Bir şiirimden...
Bu şiir ile ilgili 134 tane yorum bulunmakta