Bırakıp gittin hiç sormadan,
Geride kalan enkaza kafa yormadan...
Ne olur sus azıcık, birazcık soluklan,
Yaşanmışlıklara hiç aldırmayıp,
Kör bir nefretin tutsağı olmadan! ...
***
Geceler kısa,kahırlar uzun
Geceler azgın,insanlar yorgun…
Anneler hep şikayetçi bir şeylerden
Babalar iş dönüşlerinde hep durgun…
Bir gerginlik bütün evlerde
Çocukları ihmal ettik biz
Bütün baba lakaplı
Şarkıcıları dinler
Baba diye
Süleyman Demirel'i sever
Maçlarda en favori tezahüratı
'Bir baba hindi' dir...
Yine Mayıs ayına,
Girmişiz be dostlarım...
Ömrümüzden günler,
Su gibi akıp gidiyor değil mi?
Örneğin örneğin ben,
Artık daha çok yoruluyorum...
York düşesi, her zaman mutsuz;
Sırça sarayda yaralı bir serçe...
Oysa Liverpoolda bir madenci karısı;
Nihayet nohut oda, bakla sofa...
Bir ev alabildikleri için alabildiğine sevinçli..
Gelecek noelde, dostlarına,
Koşuyor bombaların arasından
Ölen amcaların cesetlerine basıyor
Gözleri sanki bir şeyleri arıyor
Bulamıyor,başka yere koşuyor
Sesi yankı vadisinde yankılanıyor
Bütün insanlığın yürekleri parçalanıyor
Korkunç İvan'ın Gözleri
Nazarınızdan Tanrı saklasın beni
O korkunç iri gözler,
Sanki hep birilerini gözetler....
Beni sorarsan eğer,
Bütün umutlardan azadeyim...
Bütün maviliklerin,
Bütün denizlerin,
Geceleri rahat bir uykunun,
Ve bir içten gülümsemenin,
Yaşamak varken daha,
Şimdi nereden çıktı bu ölmek?
Aşkolsun sana aşkolsun,
Böyle varmıydı bizi bırakıp gitmek...
Belki dünya yine dönecek,
Belki zaman yine geçecek,
Sen bu zengin hastalıklarını bilmezsin,
Kardeşim Fatma...
Anoreksiya Nevroza;
Aşırı diyet yapma hastalığıymış örneğin...
Oysa sen kardeşim;
Pazardan artıkları getiriyorsun evine,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!