Gördüm bin bir çeşit hayvan halini
Şahit oldum gece henüz biterken
Heybetle uzatmış koca dilini
Bir karınca gördüm fili yutarken
Zarif bir goncaydı, bu garip gönül
Tarumar ederek dermeyecektin
Sahte sevgilerle yakıp da kül kül
Masum bir gönüle girmeyecektin
İslam dünyasına kurulmuş tuzak
Ağayla, paşayla, beyle yarabbi
Akıldan, bilimden sanattan uzak
Uğraşır lüzumsuz şeyle yarabbi
Girdin hayatıma bir kâbus gibi
Gönlümce sevinip coşamadım ben
Göründün, kayboldun gözde pus gibi
Mutluluk peşinde koşamadım ben
Dipsiz kuyu gibi bakışların var
Baktıkça içine düşüyorum ben
Yokluğun içimde bir yara ey yar
Seni özledikçe üşüyorum ben
Madem layık gördün bu kadar gamı
Yüzünü görecek, yüzüm yok artık
Öldürdün, kalbinden vurdun sevdamı
Sana söyleyecek sözüm yok artık
Dedik; eşe, dosta haber verelim,
Belki kulak verir duyarlar bizi.
Yönetici beyden uzak duralım
Kendine benzetir, ayarlar bizi.
Takatim yok anlatmaya halimi,
Ağız yorgun, dudak yorgun, dil yorgun.
Kırdı zalim ağacımı, dalımı
Bahçe yorgun, bülbül yorgun, gül yorgun.
Ya Rab bu ne kötü zamandır böyle
İnsanlıktan çıkmış gitmiş nicesi
Yabancı törede ne gördün söyle
Çözülür mü asrın bu bilmecesi
Bir dolaşık yol izler insan hayattan yana,
Bahtının rüzgârında savrulur zaman zaman
Kâh gönüllü, gönülsüz biner çark-ı devrana
Bir kirmana dönüşür, çevrilir zaman zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!