Belki ölmedim ama...
Her gece kurduğum dar ağaçlarının sayısı yok.
İlmiği kaç defa geçirdim de boynuma
Kavuşamadım, o ufuksuzluğa...
Uğursuz baykuşlar gibi kovulmadığım çatı kalmadı..
Gideceğim kapı kalmadı.
Çünkü üşüyordum.
Gidişinin ertesinde o haziran akşamında
Kapının önünde kalmış o karanfil
Bir kap mama bekleyen o kedi
Susuzluğa hapsettiğim o fesleğenler
Gidişinin acısına buldum tüm bahanelerimi
Geçtiğin yollardan geçtim,
Aynı rüzgar okşadı saçlarımı,
Aynı ay değdi göz bebeklerime,
Aynı dalga çalındı kulaklarıma,
Aynı kaldırımları çiğnedi ayaklarım,
Es ey deli rüzgar
Götürdün götüreceğin kadar
Belki geri gelir bir an...
Ardına takılıp gidenler
Belki de beni götürürsün
Gidenlerin ardına...
Aynı yaralar tekrar açılıyor.
Hep tekrar.
Hep tekrar.
Susturuyorum içimdeki çığlıkları
Tam isyana kalkışıyorum; bastırılıyor tüm güçlerim
İçerimde bir ihanet
İnsan.
Acizliğin sınırları etrafında gezinen gezgin.
Dinlen biraz.
Arayıp ta bulamadığın o şey.
Tanrılara bile yetmedi.
Aşıp gelecekler, yolları.
Kanatlarına kelepçe takılmış olsa bile
Küçük ayakları ile,
Adım adım, santim santim...
Ezberleyerek tüm acıları
Ve son damlasına kadar içerek umudu.
Dalgalar kıyıya vurduktan sonra,
Geriye çekilirken su, usulca.
Öyle kaldım işte, geride
Gözlerinin beyazında...
Kirpiklerinin ardında saklanırken
Göz bebeğine değmeden...
Kurşun tadı var havada,
Ölüyor serçeler,
Yaprakların benzi soluk,
Geliyor sonbahar...
Ruhumun üzerine çöküyor
Bu puslu, gri, kirli hava
Satılık bir hayat var bende almaz mısın?
Bedeli bir gülümseme kadar ucuz
Kelepir, az kullanılmış
Sahibinden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!