Uzanıyorum, yetişemiyorum,
Kara bir balçıktır; üstümde ağırlaşan,
Sözümde bir sahtelik var,
Özümde bir nadan hava,
Girdiğim her mücadelenin getirdiği,
Densiz bir alay güruhu karşımda,
Unutup gölgeni gölgemde,
Kurutup sevdanı gövdemde,
Yırtıp aort damarlarımı hevesle,
Geçtim bu sulardan, ağzımda demirin tadı.
Üzüm çekirdekleri,
Parçalanır ağzında,
Çene hatları,
Gidip geldikçe,
Bir aşağı,
Bir yukarı,
Her yarını unutacağım,
Her yeni gün bana boyun eğmese de.
Uzaklardan gelen yolcu,
Ben tanrıya misafirim demese de.
Her güzü kıskanacağım,
Bir köylünün kurnazlığı,
Aldatır geceyi ay ışığıyla,
Gün sananlar düşer tuzağa,
Donup bir kaldırım başında,
Bir köylünün gambazlığı,
Bir yokluğun nişanesidir yüzünde adım,
Parıldar bakır ve hatta pirinç edasıyla,
Elini yanağına atınca sen,
Kaybolup gider ve son bir kararım,
Seni cevapların ilahi ilan etmek,
Timur kıskanır sol bacağımı, kopuk hatlarının,
Güzelliğini sorup, bir kanaviçe mendil ile,
Silmeye başlar genzimin yanık heveslerini,
Tuzlu su gelir peşisıra biraz tentürdiyot,
Denilir ki marşların her bir dizesi,
Kim olduğunun ne önemi var,
Kaç damar deşti gözlerin,
Kurduğun saat kaç defa ertelendi,
Bir güz başlangıcı kaç kez hatırlandı,
Boğumsuz ve kesirli dertler,
Benim güllerim varken
Gül reçeli yapmasını istedim
Hoyratça kopardı her birini
Saçılan tohumlar yeşertti bahçesini
Ben şimdi harabeyim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!