Ocaklar da genelde Eylül gibi hüzün ayı diye nitelendirilir,
Bahşende ekilen mutluluk tohumları asıl bu ay dirilir,
Sana kadehte sunduğum; bugün adım adım ayaklarına serilir,
Yok yok! Asıl en güzel mutluluk, yaşanmaya değer, ocakta pişirilir.
Bir ocak meselesi olmaz mesela hiç, duyulmaz şayet,
Yalnızlığın çaresini bulmak değildi gâyem,
Fakat sen gibi gazeli bularak başladı hikayem,
Avare dolanır deli gönlüm; sen, en güzel çarem,
Münzevi hayatıma nokta koydun aşk'ı yarem.
Bir tutuklu edasıyla kelepçelemek sensiz günleri,
Hasrete hasret kalacak kadar sımsıkı tut ellerimi,
Hammallığını yapmayalım uzaklaşan geminin dümenini,
Irak olman kafi değildir yok etmeme; sen dolu serüveni.
Gözünden akan yaşa, mendil olup ellerinde olayım,
Senle yaşanıyor en güzel heyecan,
Bir ömür ki kimse alamaz; bir tek yazan,
Yaşanan her noksanı doldurmaya yetmez zaman,
Sen aciz olma, yaşadığın bir vaveyladır an be an.
Cân sıkılır düşer gaflete; sadık olan amel,
Bir bakış, bir dokunuş, bir ömürlük heyecan,
Rıhtımda görünen senle yaşanmalı, an be an,
Mecnun olmuşum dillerde, sensiz ellerde heyelan,
Ürkütmesin bahşende kopan edepsiz tufan.
Sen, gökten ansızın yağan, yağmur misali mutluluk,
Sen yazılacak en güzel keşif ve ben seni yazan kâşif,
Aşkınla yaşanan her an ne kadar güzel ve sen gibi zârif,
Nazende büyür sevincim, mutluluğum; ben sana ârif,
Ahdım mutluluğumuzdur; bu tebessüm bir hayli naif.
Ahenkli bakışların beni divaneye çalar dört mevsim,
Bir serzeniş kopar, küçük bir çocuğun dilinden,
Hep seyirciler olur; kulağı tıkalı biçare ilinden,
Derdi sormaz kimse, nefis yüz çevirir ilimden,
Ellerin dilini üstün tutan aciz topluluk var; Emir'den.
Şeytana kulak asma derler; nefsini küpe edenler kulağına,
Ömürlük sevdalar vardır; nice limanları bünyesinde barındıran. Bazen liman sahipsiz kalır. Bazende sahip olanlar limanı ağırlar; mutlu ve eşsiz birlikteliklerine. Hani tükenmez kalemle yazarsın bir kağıdın en temiz haline, o güzel ve eşsiz insanı. Oysaki o kağıda yazılması muhtemel birçok sözcük ve binlerce harf vardır. Hep öyle değil midir?
Evet ömürlük sevdalar vardır; sen gibi ama asla sana benzeyemeyecek kadar tarifsiz. Hem nasıl benzeyebilir ki? Bu bir, kelimelerin intiharı, benzetmelerin beceriksizliği olur! Kelimelerin bile sana yeltenemediği bir benzetme nasıl düşünülebilir hem? Sen benim ömürlük sevdam olarak bütün sayfalarımda yer alacak en nadide insan! Gelişin toprağa su, doğaya güneş, çiçeğe renk misali deva ve ömrüme güzellik kattı...
Aşkın, aheste ahestesi olmaz; bu ne büyük gafil aht,
Varlığınla verdiğin mutluluk, aksi buhran, aksi ne kara baht,
Yürüdüğün yollardır aslında, seni mutluluğa götüren; adım adım,
Yaşadığın yıllar oldu, bana getiren seni; soframda eşsiz tadım,
Varlığında canlandı, iliklerinde hissetti mutluluğu senle her yanım,
Çakır keyif misali değil; cennet misalidir senle olan saltanatım.
Sen ruh-i girdaptan alıkoydun; men gibi boşlukta duran beçare,
Gözlerim nemli duvar misali, kalbim sana cennet, sana kır bahçesi,
Dizelerim yiğit, yüreğim çelikten duvarla örülmüş iyilik habercisi.
Bilmem ne bilir insan kendini, oysaki gideceği yerden bihaber,
Yazan Allah'tır, yorar kendini insan iki satır için derbeder,
Aşk zina değil, maneviyatla buluşup önüne ilahiyi kabul eder,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!