İbrahim Dikmen 2 Şiirleri - Şair İbrahim ...

İbrahim Dikmen 2

Uçsuz bucaksız maviye çalardı
bakir koylara benzerdi gerdanın
dağlarında yükselen ağaçlar gibi sık
gür ve dalgalıydı siyah saçların

Dağların zirvesindeki karlar gibi

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Bir ah değil,
bin ah! etsem neye yarar
istediğin kadar seviyorum de
istediğin kadar haykır sevdanı
sesini,duyuramadıktan sonra
söyle,neye yarar

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
Develer tellal iken, pireler berber iken, uzak diyarlarda papatyalar ülkesi varmış.
Bu ülkenin kırlarında rengarenk açan papatyalar ve prensesleri yaşarmış.
Lakin papatya prensesi öyle mutsuzmuş ki, onun mutsuzluğu papatyalarına yansımış.
Günler günleri kovalamış, aylar yıllar geçmiş aradan
Bir gün papatyaların yaşadığı ülkeye, başka uzak ülkelerin birinden kuvvetli bir rüzgar esmiş. Bu rüzgarla birlikte bin bir çeşit çiçek tohumu göç etmiş papatyaların yaşadığı ülkeye. Olur mu hiç öyle şey dediğinizi duyar gibi oldum, masal bu ya olmuş işte. Tohumlardan bir tanesi tamda papatyaların arasına düşmüş, baharla birlikte yağmurlar yağmaya başlamış, uzak ülkeden gelen tohum zamanla yeşermeye başlamış ve zamanla dev cüsseli heybetli bir papatya oluvermiş. Prenses ve papatyaları şaşkınlıkla ve birazda gıptayla bakmışlar kocaman gövdeli papatyaya. Günler geçmiş aradan, prenses papatya ve diğer papatyalar, hayranlıkla yaklaşmışlar yeni misafirleri, prens papatya ya. Prenses bu dev gövdeli papatya prensine aşık olmuş, diyeceksiniz ki, çiçeklerde aşık mı olurmuş, masallarda oluyor çocuklar, hem de aşkların en güzeli oluyor. Gel zaman git zaman iyi ce bir birlerine alışmış ve kaynaşmış papatyalar. Prensesin gözlerindeki ışıltı papatyalarının da gözlerine yansımış ve çok mutlu olmuşlar. Evvelden bükük olan boyunları dik, duruşları ve bakışları daha asil ve onurlu olmuş. Prens ile prensesin bir birleri ile konuşmadıkları gün yokmuş artık, bir gün prenses ve papatyaları kırları aydınlatan sıcak güneşin olduğu bir anda, prens papatya ya doğru eğilerek, iyi ki geldin, iyi ki seni tanıdık ve çok sevdik prensim, sakın bizi bırakıp gitme, sensiz yaşayamayız deyip prensin kocaman gövdesinin altına sığınmışlar. Gözleri dolmuş koca gövdeli papatyanın, yüreği pır pır çarpmaya başlamış çünkü oda sevmiş papatyaları ve prenseslerini. Prensesin kulağına doğru eğilmiş prens, bende sizi çok sevdim prensesim, merak etmeyin sizi hiç bırakmayacağım güzel papatyam demiş. Papatyalar ve prensesleri hep bir ağızdan bağırarak prensimiz çok yaşa seni çok sevdik, taç yaptık başa demişler. O günden sonra hiç ayrılmamış prens ve prenses, prens kocaman gövdesiyle eğilerek yüreğinden öpüvermiş prensesin ve demiş ki, papatyam sen yüreğinden öptüğüm ilk ve tek papatyasın bundan sonra yüreğimin yegane sahibi sensin, artık yüreğimi kilitledim anahtarı sensin sadece sen açabilirsin demiş. Öyle mutlu olmuş ki papatya, yüzünde tebessüm belirmiş yaprakları sevinçten uçuşmaya başlamış. Öyle mutlularmış, öyle sevmişler ki bir birlerini, prens, prensesini ne zaman görse, kelebek gibi çarparmış kalbi. Prensesin de aşağı kalır yanı yokmuş hani, gözlerinin içi gülermiş prensini görünce bakışlarından belli olurmuş ne kadar sevdiği prensini. Lakin, bir dertleri varmış prens ile prensesin, çünkü onlar iki uzak diyarın çiçekleriymiş, vuslata ermeleri için aynı ülkenin çiçekleri olmaları gerekiyormuş. Prens uykularında bile, prensesini görür olmuş, onunla uyuyor, onunla uyanıyormuş. Hayalinde de olsa prensesini dev gövdesine yaslayıp, kocaman yapraklarının altına alıp okşarmış saçlarını ve sımsıkı sarılırmış ona. Bir gün prens, prensese demiş ki, artık bu azap bitsin benim olmalısın hep bende kalmalısın, seninle uyumak istiyorum geceleri ve seninle uyanmak istiyorum sevgi dolu sabahlara demiş. Prensesin yapacak bir şeyi yokmuş, ikisinin de sabretmesi gerekiyormuş, acele etme dev yürekli prensim, sabret biraz demiş. Siz gelin bunu prense anlatın, haksızda sayılmazmış prens, yıllar sonra yürekten sevdiği hayranlıkla baktığı bir papatya ya rastlamış ve ona aşık olmuş. Prens bulduğu her fırsatta prensesini görebilmek için gidiyormuş kırlara, prenses, gelme prensim koparırlar yapraklarını hiç korkmuyor mu sun demiş. Prens hiç korkmaz mıyım prensesim, ben seninle olmaktan değil, sensiz kalmaktan o kadar çok korkuyorum ki, sensiz yaşayamam benim güzel asil papatyam demiş. Sevinçten gözlerinin içi parlamış prensesin, ışıl ışıl olmuş kapkara gözlerindeki bakışlar. Seni çok seviyorum koca yüreklim, prensim demiş gözlerinin içine bakarak prensinin. Aynı heyecan, aynı saflıkta cevap vermiş prens, bende seni çok seviyorum, güzel papatyam asil duruşlum demiş prens. e, çocuklar baştan da dediğim gibi bu bir masaldı, her masalda olduğu gibi bu masalda da sevinç ve göz yaşı var, kah güldürür bizi, kah ağlatır, öyle de olmuş.

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

DEDİ Kİ!

ÖMRÜM oLur musun..!
SiLinsin senden başka her şey;
Sen kaL en değerLim oLarak,
KaLbimin baş köşesinde..!

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Sana göre bitmiş bir oyun
Benim için bir aşk masalı
Geceler şahidim olsun ki
Bekledim tekrar anlatmanı

Sen,

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Beni unut diyorsun
seni unutmak
o kadar
kolay mı sandın
hem de
her şeyden vaz geçmişken

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

***Gülüm,
Seni uzaktan sevmek
o kadar zor geliyor ki
bilemezsin gülüm bilemezsin
***Aslında,
o kadar yakınsın ki bana

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Adını yazdım,şarkılara,
Süsledim aşkını,notalarla,
Avundum dün gece,anılarla,
Geleceksin diye,seni bekledim.

Burcu burcu,kokan tenini,

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Sevmiştik bizde,bir zamanlar,
Ölesiye sevmiştik,taparcasına.
Yüreğimizde taşıdık,ebediyyen,
Kah sevdik,kah sevildik coşarcasına.

Kerem ile aslı gibiydik biz,

Devamını Oku
İbrahim Dikmen 2

Geceler gündüz olurdu
kışlar sa bahar
yar!
yüreğin benim için
çarpsaydı biraz
kardelen gibi açardım

Devamını Oku