Sen özgürlüğe kanat çırpan yaralı bir kuş
Ben yorulduğunda konduğun taşım
Yüreğin yandığında bil ki;
Sevgim rüzgar, ben bulut, yağmur gözyaşım.
Sen bir tuba ağacı
Gölgesi ben olsaydım
Çaldığın o kavalın
Şirin sesi ben olsaydım
Kalbin yaralı güvercin
Kafesi ben olsaydım
Özledim kırlardaki çiçeği,
Sümbülü, menekşeyi, laleyi,
Özledim komşularım sizleri
Şehrin parfümünden bunaldım
Çamlarım, meşelerim, ardıcım
Belki şair değilim,
Süslü sözlerle, söz sanatlarıyla
Anlatamam sevgimi
Ama gözlerime bakarsan,
Ve okuyabilirsen, ondaki ifadeyi
'Gözler yalan söylemez' derler
Ey mavi gök ve ey kızıl güneş,
Ve karlı dağlar ve bucaksız ovalar,
Engin deniz ve delice çağlayan akarsular,
Ve hiç durmayan zaman,
Başım gibi inatla dönen dünya,
Ve karanlığa meydan okuyan yıldız ve ay,
Bir yanık sevda türküsüdür şafak,
Lalezardır bahçıvanı meçhul,
Tan yerinin ağarmasıdır karanlığın
ardından,
Umudun habercisidir yeisten sonra,
Ve çölde vahadır şafak,
Feryadımı gömüp kalbime
İstediğim yaşamak kendi halimde
Rezil dünyada rezil olmadan
Daha sonra göç etmek
Ededi istirahatgahıma
Ve geride aşkımı
Beklemekle kavuşulsaydı sevgiliye
Akdeniz Van gölüne kavuşurdu şimdiye
Bülbül güle, bülbül güle
Bencileyin bülbül güle
Güllerin efendisi bile
Benzetiyor seni güle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!