Kelimelere kıyafetler giydirip
Kaf dağına gezmeye çıkardım
Umuda at koşturdum
Ardına kondurduğum beyaz düşler
Bir çığ gibi dağıldı
Kelimelerim anlamını bulamadı
Ben karanın şairiyim
Kalemim kara,dilim kara
Ruhum kapkara
Ama aşığım beyaza
Beyazın en beyazına
Derininde özümü bulduğum o en beyaza
Hüzün gözlü yüzüm
Karanlığa teslim ol yine
Bakmasın göğe gözlerin
Yıkılası aydınlıklar
Umudum kör kuyularda
Üstünde toprak,taşlar
Yağarken yağmur
Bir güneş parıldasa
Gökkuşağı çıksa
Öyle de olmalı
Bir sevdamız olsa
Erciş’in gölü gibiyim
Deryadan ırak
Kendimde hapis
Suskun , dalgasız , soğuk
Depremde yıkılmış umutlarla viran olmuş yüreğim
Ya peki Süphan!
Sevginin yıkılmaz düşmez kalesi
Surlarından bellidir yıllanmışlığın
Bırakmaz yüreğim avuçlarımda
Ahdim var semada uçan kuşlara
Sevginin yıkılmaz düşmez kalesi
Soluğum tükenmiş ,bitkinim
Beyazlardan siyahları seçiyorum
Gurbetin tam ortasından yapayalnız
Kaybolmuşum sanki
Ben hüznü aşk sanıp sarılan
Ben kendime dert kendime derman
Şam-ı Şerif
Şanlı Halep
Kumunun kızılından
Akdeniz'e baktığım belde
Ecdad mirası
Yıkık ülke
Adı acıyla yoğrulmuş
Küfrün masasında parça pinçik edilen
Cenüpteki kardeş yurdu
Ve sessiz kalan İslam vatanları
Ağlayan analar
Anasız babasız çocuklar
Umudum yarınlarda
Karamsarlık perdesi
Belirsizlik yurdunda
O çınarın gölgesi
Ballar zehir tadında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!