ey nuruna pervaz olduğum yar
söyle benden kaçacak yerin mi var
deniz ufkunda bulut dağ zirvesinde kar
bende ise yalnız senin aşkın var
yıldızsız geceye açarım matemimi
karanlık gitmesin bugece bitmesin
doğmasın güneş istemiyorum!
ben nekadar avutsamda kendimi
bilirim aydınlık olacak bu gecenin ertesi
ve saracak onca günah dünyamı
akar gözlerimden damla damla yokluğun
tüter burnumda geldiğin günlerin
dudaklarım açılmaz dilim tutulmuş
adını sayıkladığım yar yanımda yokmuş
ben daha neyi neyi söyleyim
gurbetin cemresi düştü gönlüme
vermedi huzur serin ömrüme
ulu orta bir tuhaflık ile
kalır insan yalnız ve garip
olur bilmediği diyarda müzdarip
mevsim dönüpte hazanda durduğunda
düşer toprağa naçar tenim...
öylesine geçerken ona rastladığında
bilki o garipsediğin benim
görürsün ki solmuş bir can kurumakta
perdesi olmayan odamın içi karanlık
nedendir bu hal sedemi küstün bana aydınlık
gözlerim semada baktığım her yıldız bir bir sönüyor
yıldıza ne yaptım da bana sırtını dönüyor
sen gidince koca bir hüzne bulandı
bu küçük şehir
ve ardında öylece donakaldı
güneş paslı dağlar yorgun
çiçekler solgun bu şehirde
derin derin yaralar açar bağrımda
serin serin ayrılık eser ruhumda
bir kara perde sarılı dünyamda
yalnızları oynarım geceleri
ne soruma cevap bulurum
karanlık gecenin içinden
ay doğdu sardı buğulu etrafımı
pencereme yapışan günahların isinden
silip kurtardı efkarımı
neydi bu nedendi bu...
zaman akar sırsız yasaksız
ben akarım yolsuz bucaksız
bir deli rüzgar eser uzaktan kuru
zaman akar sırsız yasaksız
insan herzaman bir çizgide
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!