Bana koyduğun babanın ismini gururla taşıdığım canım babacığım. Nasırlı ellerinle yanaklarımı okşayan ellerini, ağustos sıcağında çatlayan dudaklarınla öpüşünü, hasta olduğum da o mahzun bakışlarını ve insan gibi insan olmayı bana öğreten, adımı gururla taşıdığım dedem gibi, içinde insan sevgisi olsun diye koyan şerefli insan canım babacığım. On üç yaşımda öksüz kalışımı, bana gölgesinde anne sevgisini aratmayan genç yaşta gidişinle içimde sana olan hasretim özlemim yanına geldiğim gün bitecek sabırla bekliyorum canım babam.
Öyle mahsun durma gönül hanemde,
Sırça sarayındır bunu bilesin.
Tutuşan bir korsun inan sinemde,
Gönül gergefimde bitmez çilesin.
Erzincan
Erzincan degil sanki,bedenim sallandı
yıkılan evler başıma yıkıldı,altında kalmıs gibiyim, hava alamıyorum inan
yaşayan bir ölüyüm sanki Erzincan.
Bazen hüzünlüydün bazen neşeli
Gönül sarayımda köşkün döşeli
Tapusu sanadır altı kaşeli
Ölüm sana yakışmadı rifat'ım
Aç gözlerin sana seyre dalayım
RÜYA
Kocaman dünyada bir çiçek güya,
Öptükçe şekerlenir sanki bal gibi.
Düşlerin misafiri ey tatlı Rüya,
Ömrün uzun olsun selvi dal gibi.
Seviyorum diyen dillere değil,
Ağlayan gözlere inanmalısın.
Başın dimdik dursun secdede eğil,
İlahi sözlere inanmalısın.
İzine gelmiştin ne çabuk bitti,
Kokuna doymadık bil senin oğul.
Boynuma sarılıp veda ederken,
Gözümdeki yaşı, sil benim oğul.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!