İ(y)ri-anla Şiiri - Bünyamin Tumlukolcu

İ(y)ri-anla

Öykü böyle başlasın işte söylüyorum
Yoktunuz önceden - bir anne ve rahim
Rahman-ı rahim
Bulduğunuz değil doğuranınızdı anne
(Öldürdüğünüz değil yaşatan)

/üzerinde akrepler gezinen, büsbütün geceye soyunmuş mağara hummasına tutulurken doğuranı boğmuş - Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı, illâ en tekûne ticâreten an terâdın minkum, ve lâ taktulû enfusekum, innallâhe kâne bikum rahîmâ(rahîmen). /

Cazgır ve enli bedenler
Harman yerinde kütürdiye dursun

Toprağı serpiniz, çalmadan tohumlan
Çatıyı dik
Evi mutlu
İnsanı tok
Hayvanı semirten toprağı

Kadını hazır ediniz toprağa
Ve erkeği sürmeye
Ki bin yıllık ömür biçsin varlığa

Önce kim?
Önce sen
İri anla
Her gün doğar kız erkek tüm oğlanlar
Ömür Estavini'de 39,5 yıl
Güneşin mızrak boyunu beklemeden
Uzak ülkenin birinde -İri anla-
Yola düşmüş çocuk
Katma değerde bir rakamdan
Virgül sonuna itina ile atılan

/bugün ölmedi bir çocuk, kadın, hayvan
Asmadı kendini bir baba
Ağlamadı bir anne seher vaktinde
Dolara secde edilmedi
Ve durdu Çukurova'nın cehennem sıcağı/

Bir yazı sağdan sola eğilip bükülerek mi şekil almalıydı yoksa soldan sağa bükülmeden mi?

Önce kim ?
Önce o
Direnen bir insan olmalıydı
Afganistan'da tanka taş atarak
Urumçi'de tren bileti almayarak
Ülkemde ölmeyerek

Korkuşmak mı ekmekle savaşmak ?
Ekmek için savaşmak

Gazeteden yapılma rulolarla kılıç kalkan ekibi
Sultan Abdülhamid'den madalya emrini alarak
Dağ başında arılarla kavgada
Bal yapma yasakmış
Konuşmuş saray duvarları

Tarih bugün 1910 Sivriada açıklarında
Hayvan olmak yasakmış

İsyan edelim, asalım şu Tanzimatçıları
Nasıl kalkar 1847'de kadın pazarları
Görülmüş şey değildir beyim !

Yüzyıldır sormadım varmadım ardına
Sonra "Ben/i/yken'i - ben'y'ken'den" farklı kılarken
Altı asırdı bugünlerde bir gün
Elli dört asıra nasıl düşman oldu şimdi altı asırlık dedemizden toruna dönen

Ev, ülke, kuzey güneşi, güney karanlığı, vatandaş, mağara derken
Biz sustuk
Mağara hikmet erleri yerine
Türbelerden elektrik akımı geçmiş olmalı ki
Kitab-ı Kıyam'a taş çıkardı
Çarşı pazar filhakika tüm kürsüler üç asırdan altıyüz hortlak

Bilgelik için değil
Sığınmak anası
Birincil kolluk kuvveti
Sığındırmamak kaygısı
Rüzgarın döktüğü kuşların tenezzül etmediği Kenan kuyusunun almadığını evlere süpürmek

Şiire çoktan başladım ama
Asra harbetmeye yeni
Mauser ateşlemekte mahirlik
2025 yazından bahçe temizliğinden evvel gelir

Beni adadılar
Kınam nerede yakıldı bilmem
Karşı durun

Zorunlu olmadığı sırada
Bir ölüm torpanı harp içten içe
Şişer durur karşımızda
Generalleri postası katarı gibi
Sözde devlet etiği
Manşetlerde Kadını bir yakut gibi taşıyıp
Tükürür gibi terketmeyi
Çocukları isyan ekmekle
Genç kızları direnmekle yenmeyi
Erkek çocukları kat-a-ma değere
Babaları sefil yokluğa sınamaya
İyi bilir
İzci dalağı gibi şişip inmeyi

Bin dokuz yüz'lerdeki imparatorluklarda
Yeni pervaneli uçaklar
Memurlar solunmuş havaları bir de
Taşları
Vapurları bir daha
Ucuz kahramanlıklarla durdurmamıştır çağımızda
.

O bin dokuz yüz'lerde kaldı

.

Bre hatun sen demiyor muydun "Bütün bunlar olmadan bir ev düşün" diye
Zaman kalfalığı
Bir el tutmalığı yer sofrasında salkım yeşil soğana ekmek
Takvim başları ölüm
Aradık kan-ter içinde koştuk
Bulduk ölüm toprağında
Genç,kadın,çocuk,hayvan,erkek,ana,baba,şehit,evlat
Düşünüyorum da halkın bir yay gibi gerilişini
Doğrusu kendi kendine
Et duvarlarında kendi gölgesine
Gerisinde devinim
İlerisinde dövünmesine

Bir ihtiyar kadın demişti padişahım çok yaşa otuz ekim bin dokuz yüz on dört günü, sonrası dövünmesi

Bünyamin Tumlukolcu
Kayıt Tarihi : 14.3.2025 01:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!