-I- Şiiri - Özgür Karazeybek

Özgür Karazeybek
6

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

-I-

kış ayazı..
kasım ortası
soğukmuş ankara..
seninle ısınırdı, üşüyen benliğim.
sesinle, akışkanlığını korurdu satırlarım..

ilk doğumlara dönelim..
tanışırken yeryüzü ile,
çirkinliği karşılarken habersiz..
ağlarken..
koklarken hayatı.
sonra çocukluğumuza uğrayalım..
okşa tenimi.
'yakar top' oynarken, camını kıralım, komşu teyzenin.
mahallenin yaşlı bakkal amcasıyla alay edelim.
gazoz kapaklarını ıska geçelim, kayan taşlarla.
misket yarışında kavga edelim.
küfür et bana,
üstüme kus.
telli arabamı da çal..(abimin, bir pazar günü sıkıntısından doğan ve beni her gün, uzak ve süslü hayallere taşıyan telli araba)
-ne olursa olsun!
-benim babam, senin babanı döver ama!
doktor olacaktım küçükken..
şimdi ise büyüdüm.(doktor değilim)

lise tuvaletlerinde, sigara içerken korkak(!)
satırı acemi kullanırken,
bir sürü satırlar arası duygu kazası..
(promilde; yüzde üçyüz kara sevda)
beyaz sayfalar kan-revan!

soğuk kışın ilk esintileriydi,
ilk telefon sohpetimizde,
bedenlerimizin tenhalarını süpüren..
-her akşam niye arıyorsun beni?
neden üşüyorsun benim yüzümden?
ya ben(?) neden bekliyorum ki sesini..
gece-gece, dakik-dakik!
-boşver bunları şimdi,
bugün seyrettiğin filmi anlat bana!
sonra,
-soğuk mu ora?
-ya ankara?
-bu gece sesin gibi terli ve nemli ankara!
yine de ama
üşüyor sesim..
kapatmalıyım telefonu,
çekmeliyim ki kara perdeyi,
sızmasın ayrılık içeri!
her tarafım sis,
yarın mutlak ara beni!
-hoşça kal..
-hoşça kal ankara!
hoşça kal, papatyalar kenti...

bu gece; gece,
yıldızlar gibi parlak, sessiz,
sevgimize rakip, statik.
bir buğday tarlası kıyısında,
ışığın iz düşümündeki yakamozu,
ay ışığının tohuma dargın
sevdasından çektim çıkardım.
gözlerin gibi baktı.
'sevdalı'..
yıldızlara bir nefes,
ay'a bir miktar ışık verdim..
(geceden yosma, karanlığa bir umut!)
'çobana' yol gösterdim.
hoşuna gittim, bu gece senin..
bir gecelik de olsa, sevgini bağış yaparmısın bana?
geleyim yanına..
şu an neredeyim ve nerendeyim?

hangi rock barın,
hangi stil joınt dumanında,
sarhoş olalım bu gece?
-paramızda var!
çubuk şarabı içelim..
'the alan persons project' dinliyelim..
'gökyüzündeki göz'den,
görebilelim,
'yaşlı ve bilge'liğimizi...

sana dair anılarım,
saklı vefakar sızımda.
iletişim, yaşam gibi paramparça!
çok yorgun satırlarım,
sana ulaşmayı teyitlemiyor, paranoya esinlerim..
kağıdım HIV'li, klavyem egzama!

nedense,
anımsayamıyor rakım(?)
nasıl bir ihtiras,
nasıl bir sevmek çeşidi bu, ezgilerde dolaşan?

bir melodi ıslığı,
bir maesturo narası..
bir umutla, bin kanat çırpınışı.
bir operanın perde şıkırtısı,
dramdandır hüzünlü ay ışığı..
bu yağmurun, benle beraber sıcak ağlayışı..
seni o kadar istiyorum ki,
bundandır aşinası,
bilincimin sana olan sevdası!

'pamuk prenses' im..
kötü ve dul kraliçelerin, amansız düşmanı..
sakın ola(!)
ısırma kırmızı elmayı!
biliyorum: şarap ve elma, (!) ne kafa yapar ha? ?

basit bir seçim: uyuşmak istiyor bu gece beynim.
ya sen(?)
bu gece, hangi renk kalemle özgürleştireceksin duygularını, beyaz sayfalar yüzeyinde?
uyuşmak ve hangi renk kalem..
iki basit seçim..
'prenses' im..
gel yanıma,
çok üşüyor bedenim..
zamanlarım çatlamış..
-lütfen!
gel yanıma..
anla!
seqnsiz,
dört yanım, dört sevda!

kalbindeki burukluk,
habersiz gidişindendir..
beni sisler arasında bırakışındandır prangaların!
ama yine de, kendini suçlu hissetme,
ben feda ettim zaten kendimi ikimize!
suçu, kimse de, arama!
ama beni mutlak ara!
anla:
sensiz,
dört yanım, dört sevda!

ne olacaktı 'prenses' im..
neler bekliyordu bizi yaşamımızda?
çizgimizi çizen, çizdiğini zanneden kimdi?
sadece, senin bir basit seçimindi bu ayrılık..
kim boyadı, karalara ayrılığı?
acılar yokuşunda, dilendiren kimdi bizi?
basit bir karabasan lükslü, rüya çıkmazında, uyandıran kimdi bizi,
soluksuz ve susuz? (sular kesilmez ama 'papatyalar kenti' nde ve oksıjen, bir şeyler kaybetmemiştir daha kimyasından)
katil kimdi?
neremizdeydi?
bir tabu artığı mıydı yaşamımız?

şimdi neredesin?
okuyor musun şu an satırlarımı?
parmaklarımdan klavyeye dökülen,
yorgun, eski sevda anıları,
'aklımda' dün gibi..
'lades' yarın belki..

yaşanmışlığım, ibrettir,
belleklere ise bir umut!

bir gün gelir misin?
gelecek olman, şairinin dizelerinde ise; mutlak geleceksin, benim gittiğim ve hala beklemekte olduğum yere..

hala soğuk mu ankara?
ya sen nasılsın?
derslerin..
hayallerin..
kırdığım gitarını, değiştirdin mi, harç artığınla?
yasta mısın(?)
yoksa hasta?
sesin üşüyor mu hala?
kapatmalımıyım şu an satırları..
özledin mi beni? (senin için bir itiraf şansı!)
-boş ver bunları şimdi,
yarın seyredeceğin filmi anlat bana!
ben seyrettim, senin yarın seyredeceğin filmi, hemde dünden..
sakın 'filmi anlat' deme bana!
beş para etmez konu naklim!
kapanıyorum artık..
geçmişteki, tıpkı sen gibi..
üşüyorum, çekmeliyim perdeyi,
ki sızmasın ayrılık içeri..
her tarafım sis!
mutlak ara beni..
-Hoşça kal ankara!
-hoşçakal!
-hoşça kal 'papatyalar kenti'...

anla..
sensiz,
dört yanım, dört sevda!

Özgür Karazeybek
Kayıt Tarihi : 20.9.2001 22:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özgür Karazeybek