Resulullah (sav) 'ın en çilekeş,
Sıkıntıdan sıkıntıya...
Üzüntüden üzüntüye,
Başını kaldıramayan evladıydı.
Becerikli, nezaketli ve ağırbaşlılığıyla
Bilinirdi...
Zaman zaman teyzesi Hale'nin oğlu Ebül As,
Evlerine gelip giderdi..
Aynı yaşta idiler,
Birbirlerinden hoşlanmış sevmişlerdi.
Yetişkin çağa geldiğinde,
Teyze oğlu tarafından,
Hz.Hatice (r.a) ye iletildi...
Ebül As, Zeynep (r.a) ile evlenmek istiyordu.
Hz.Hatice (r.a) durumu Resulullah (sav) 'a bildirdi.
Peygamberimiz, ilk kız çocuğu Zeyneb (r.a) ' i çok seviyordu.
O'nun fikrini almadan, ona sormadan karar vermezdi.. Sorduklarında, hiçbir şey söylemedi.
Sessiz kalmıştı...
Sessiz kalmak, terbiye icabı cevap vermemek,
Bir nevi onaylamaktı...
Ebül As da, dürüstlüğüyle tanınan,
Şam ve Yemen tarafına tüccar olarak gidip gelen,
Mert ve güvenilir bir insandı.
Resullullah (sav) kızı Zeyneb'i (r.a) verdi.
Düğünler yapıldı, develer kesildi...
Hz.Zeynep (r.a) babaocağından,
Medine'den ayrılarak
Mekke'ye gelin gitti...
Götürüp evine yerleştirdiler.
Ebül As, ticaretle uğraşıyor Zaman zaman uzun sefere çıktığında
Zeyneb (r.a) i, babası evine bırakıyordu...
Zeynep (r.a) mutluydu..
Zeynep (r.a) huzurluydu.
Yine bir defasında,
Eşi Ebül As ticari seferde iken
Medine'de babaocağında idi...
Babasına peygamberlik gelmişti.
Resulullah'ın (sav) titreyerek eve gelişine, Annesi Hz.Hatice (sav) ' ye olup bitenleri anlatışına,
Şahit olmuştu...
Resulullah (sav) ' a peygamberlik bildirilmişti.
Hz.Ebubekir (r.a) , Hz.Ali (r.a) ve Zeyd 'in ardından,
Zeynep (r.a) de müslümam olmuştu...
Genç bir kadın,
Annesi Hz.Hatice (r.a) ' nin ardından
Müslüman olmuştu...
Çok mutluydu.
Çok büyük bir sevinç duymuştu...
Ebül As, ticaret seferinden döndüğünde,
Olanları duymuştu...
Gelir gelmez,Hz. Zeyneb'e (r.a) sordu:
'Baban, peygamberliğini ilan etmiş...Doğru mudur? '
Hz.Zeynep (r.a) inançlı bir şekilde:
'Evet doğrudur...Ben de müslüman oldum! '
Dedikten sonra,
'Haydi sen de kelime-i şehadet getir...'
'Sen de müslüman olmalısın...' deyince
Ebül As suskundu...
Sonra kendine gelerek,
' Ben, bilirim baban çok iyi bir insandır...'
' Ancak, benim çevremde beni kınarlar'
' Bana, karısını hoşnut etmek için...'
'Karısı için, ata dinini terkederek döndü..'
'Muhammed (sav) e inandı derler...'
'Ben bunu dedirtmem! ' dedi.
Hz.Zeyneb (r.a) ' in dünyası yıkılmıştı...
Mutluluğu, huzuru ve sevgisi bozulmuştu.
Ne yapacaktı? Çaresizce boynu büküldü,
Canı sıkılmıştı...
Hz.Zeynep (r.a) eşiyle Mekke'ye döndü.
Zeynep (r.a) müslümandı.
Eşi, artık bir müşrikti...
Bir müşrikin eşi olmak,
Müslüman için üstelik bir peygamber kızı olarak,
Çok ama çok zordu...
Yine de asil bir kadın olarak,
Eşine saygısını ve sevgisini,
Hizmetini yapıyordu...
Müslümanlığı hoş karşılamayan,
Gittikçe iyiden iyiye azıp kuduran,
Mekke'li müşrikler;
Müslümanlara eziyete ve hakarete,
Başladılar...
Peygamberimize ayet indi.
Medine'ye hicret etmesi bildirildi...
Resulullah (sav) ve yakın çevresi ayrıldılar,
Medine'ye vardılar.
Hz.Zeynep (r.a) yalnızdı...
Çaresizdi.
Mekke'li müşrikler,
Sonunda savaş ilan ettiler...
Bedir 'de,
Yüreğindeki Allah (c.c) sevgisinden,
Hz.Muhammed'e (sav) sadakatinden,
Başka varlığı olmayan müslümanlar...
Azılı ve zengin ama inançsız müşriklerle
Karşı karşıya geldiler.
Yüce Allah'ın (sav) yardımıyla,
Müslümanlar galip geldiler...
Birçoğunu öldürüp bir kısım da esir ettiler.
Hz.Zeyneb'in (r.a) kocası,
Peygamberimizin damadı Ebül As da,
Müşriklerin safındaydı.
Esirler sıra sıra dizildi.
Müslümanlar;
'Öldürelim bunları...'
'Bunların yaptıklarını yanına bırakmayalım...'
Diyorlardı.
Resulullah (sav) öldürmeyi düşünmedi...
Fidye alarak, serbest bırakacaktı.
Ashabıyla danışarak bu kararı aldı.
Esirler içinde, Ebül As da vardı...
Ebül As da esir edilmişti.
Fidye verilip kurtulması için,
Hz.Zeyneb'e (r.a) bildirildi.
Ne yapabilirdi,
Çocuklarının babası esirdi...
Üstelik Resululah'a (sav) karşı savaşmıştı.
Kurtarmaya karar verdi.
Evlenirken, annesi Hz.Hatice'nin (r.a) taktığı,
Düğün hediyesi gerdanlığı,
Bir beze sararak gönderdi...
Resulullah'a (sav) getirdiler,
Beze sarılı vaziyette verdiler...
Resulullah (sav) bezi açınca,
İçindeki gerdanlığı görünce...
Yüreği sarsıldı ve içi burkuldu,
Gözlerinden yaş aktı ince ince...
Sahabiler anlamıştı.
'Kalsın ya Resulullah (sav) onu geri verelim...'
'Damadınızı da öyle salıverelim...' dediler.
Ama yüce peygamber ayrıcalık istemediler.
'Bunu da alın...fidyeler içine katın! '
'Ebül As'ı da serbest bırakın...' dediler.
Sonra, tam da o zaman bir ayet inmişti.
Ayette de, bir müslüman ile müşrikin,
Evli olamayacağı bildirilmişti...
Peygamberimiz,
Ebül As'ı, serbest bırakırken
'Mekke'ye vardığında hemen,
'Zeyneb'i (r.a) de gönder hemen...'
Diyordu. Söz almıştı.
Ebül As, müşrikti ama dürüsttü...
Mekke'ye varır varmaz, Çok sevdiği eşi Zeyneb'i (r.a)
Kardeşi Kinane ile göndermeye karar verdi.
Müşriklerin bir kötülük yapacağı,
Aklına bile gelmedi...
Güpegündüz bir deve üzerinde,
Hz.Zeyneb'i (r.a) yola çıkardı...
Ebül As ağlıyordu...
Hz.Zeynep (r.a) ağlıyordu...
Medine'de Zeyd (r.a) karşılayacaktı.
Kinane ile epeyi gittiler...
Medine'ye yaklaşırken,
Birden müşrikler etrafı sardılar.
Gayeleri açıktı...
Resulullah'ı (sav) üzecek bir şeyler yapmaktı.
Kinane, mertçe çarpıştı ise de,
Müşrikin biri deveye saldırıp ürküttü..
Hz.Zeynep devenin üzerinden,
Kayalar üzerine düştü...
Yaralanıp epeyce darbe almıştı.
Mekke'ye geri döndüler.
Birkaç gün sonra biraz iyileşince,
Geceleyin yola koyuldular.
Sağ salim Medine'ye vardılar.
Resulullah (sav) çok sevindi.
Kızına kavuşunca,
'Bana söz verdi..'
'Bana doğruyu söyledi ve yaptı...'
Diye, Ebül As'dan memnun oldu...
Hz.Zeynep (r.a) buruk mutluluk içinde,
Babaocağına geri dönmüştü.
Gözü ve gönlü Mekke'de...
Kızı Ümame ile uğraşıyor,
Babası Resulullah'a (sav) hizmet ediyordu.
Biraz zaman geçmişti.
Bir gün Ebül As, Medine'li müslümanlarca
Kervanıyla baskına uğramıştı.
Ebül As, esir arkadaşlarıyla huzura getirildi.
Resulullah (sav) :
'Bütün mallarıyla birlikte, arkadaşlarını da...'
'Serbest bırakın! dediler.
Ebül As, birden irkildi...
Hemen orada şehadet getirip müslüman olacaktı.
Ancak, aklına birden kötü şeyler geldi.
'Bana malı için, malını kurtarmak için...'
'Ebül As müslüman oldu derlerse...'
Diye kuşkulandı.
Yine gururuna yedirememişti...
Ebül As arkadaşlarını da alarak,
Bütün malıyla birlikte Mekke'ye döndü...
Arkadaşlarına, malı dağıttı.
'Kimsenin bende alacağı var mı? ...'
'Yok...' dediler.
'Beni nasıl bilirsiniz? ..'
Diye tekrar sorduğunda,
Hepsi birden,
'İyi ve dürüst biliriz...'
'Doğru sözlü biliriz...' dediler.
Şimdi içi rahatlamıştı.
Kimse ardından konuşamazdı.
O kanaate varmıştı.
Öyle inanıyordu...
Ebül As, kendince artık müslüman olabilirdi.
Zamanı gelmişti...
Hiç kimse suçlayamazdı.
Üzerinde de hiçkimsenin hakkı yoktu...
Öyle düşünüyordu.
Medine'ye yola çıktı.
Ve Resulullah'ın huzurunda,
Kelime-i şehadet getirerek,
Müslüman oldu...
Peygamber Aleyhisselam mutlu olmuştu.
Sahabiler hep birlikte sevindiler...
Çok geç de olsa, burukluk düzelmişti.
Hz.Zeynep de(r.a) sevdiğine kavuşmuştu.
Yıllar sonra, mutluluğunu yeniden bulmuştu.
Ama vakit sanki dolmuştu.
Zaman sanki bitmişti...
Çok uzun sürmedi,
Bir yıl sonra hastalık girdi araya.
Hz.Zeynep (r.a) rahatsızdı.
Ve bir gün,
Çok sevdiği peygamber babasını,
Çok sevdiği kızı Ümame'yi,
Ve eşi Ebül As'ı terk ederek,
Öldü...
Çilekeş hayatı sona ermişti.
Resullullah (sav) çok üzgündü.
Sanki yıkılmıştı...
Daha otuz yaşında iken,
Göçüvermişti bu alemden.
Resulullah (sav) :
'Yıkayın onu, bir kere, üç kere, beş kere...'
'Yıkayın gerektiği kadar yıkayın onu.'
Diyordu.
Sonra, gömleğini çıkardı verdi.
'Bunu, Zeyneb'e (r.a) iç gömleği yapın...'
'İyice sarın...' diyordu.
Günahlarından korunmasını istiyordu.
Sonra, mezara Resulullah (sav) indirdi.
Çok üzgündü, ağlıyordu...
Koskoca peygamber için için ağlıyordu.
Dualar yaparak, Allah'a (c.c) yalvardı.
Sonra mezardan çıkarken,
Gülümsedi...
'Yüce Allah (c.c) dualarımı kabul etti...'
' Zeynep (r.a) kabir darlığı çekmeyecek! ' dedi.
Hz.Zeynep çileden kurtulmuştu.
Artık sonsuz alemde yerini bulmuştu...
Hz.Zeyneb'in (r.a) kızı Ümame yalnız kalmıştı.
Daha çok küçüktü...
Peygamber dedesinin kucağından,
Namaz kılarken bile omuzundan,
İnmiyordu...
Bir gün sahabiler,
Hz.Hatice (r.a) 'nin kolyesini, Resullah'a (sav) getirdiler...
O yüce peygamber,
Çok duygulandı...
O kolyeyi Ümame'ye verdiler.
O'nu çok ama çok sevdiler!
O'nda belki de çilekeş,
Asil evladı Hz.Zeyneb'i (r.a) gördüler...
Yüce Allah (c.c) bizleri, O'nların yolundan ve şefaatinden
Ayırmasın.
Dünya'nın vefasızlığı,
Dünya'da kalsın!
Kayıt Tarihi : 10.9.2008 21:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
NOT. Çok değerli hocamız Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun eşsiz anlatımından acizane ifade edilmeye çalışılmıştır. sn. Hocamıza şükranlarımı arz ederim.
![Necmettin Özelçi](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/09/10/hz-zeynep-r-a.jpg)
teşekürler bu kadar emek ve zaman ayırmışsınız bize sunmak için Allah razı olsun
TÜM YORUMLAR (2)