(6. Büyük Peygamber)
Hz. SALİH (AS)
Semud bin Câbir bin İrem Nuh soyu,
Nuh Peygamberin oğlu Sam’ın oğlu.
Denir bunlara Arabü’l-Bâide,
Peygamber gösterirdi doğru yolu.
Hz. Salih; İrem oğlu Câsir oğlu
Semud oğlu Hâdır, Hâdır’ın oğlu
Ubeyd, Ubeyd oğlu Masih oğlu
Masih oğlu Esif, Ubeyd’in oğlu.
Medine’de el-Hicr denen vadide,
Yurtluk verilmişti Semud Kavmi’ne,
Her taraf bağ-bahçe yemyeşildi,
Yaşadılar bolca nimet içinde.
Semud evleri Vadi’l-Kurâ’daydı,
Kayalara oyulup yapılmıştı.
Vedd, Cedd, Hedd, Şemd, Menaf,
Menat, Lat idi putlarının adı.
Kulluktan uzak zevk içinde Semud,
Garip ve fakirde kalmamış umud,
Dağa, taşa ev yaptılar süslüce,
Dünyalıklarla olmuşlardı mesud.
Zamanla dini unutup azdılar,
Taştan yapılan putlara taptılar.
Ahlaksızlık titretmişti arşı,
Çirkeflikte sınır tanımadılar.
Fesatlıkta üzerlerine yoktu,
Bi çarelere salmışlardı korku,
Salih aleyhisselam elçi geldi,
Dediler ki herkesin var putu.
Salih, ticaret erbabı bir zattı,
Dillere destandı, güzel ahlâkı,
Peygamber, kavmin liderine gitti,
Cenda bin Amr birazcık ılımandı.
Allah Salih peygamberi gönderdi,
Semud Kavminden itikat istedi,
Azgın millet karşı geldi Salih’e,
Azı müstesna onu dinlemedi.
Salih anlattı Hakk’ın isteğini,
Onlarda göster dedi mucizeni,
Salih, Rabbi’ne duada bulundu,
Taştan çıkarıverdi devesini.
Devenin sütünde bile şart vardı,
Yazın soğuk, kışın sıcak olmalı,
Bu sütten içen hastalar bile,
Hastalıktan kurtulmalıydı.
Dişi bir deveydi kayadan çıkan,
Sanki pınardı memesinden akan,
Bütün kavme yetmişti o akan süt,
Semud halkı şaşırdı bu olaydan.
Semud’un kahini Rebab bin Zamir,
Dedi; bu olsa olsa bir sihir,
Cenda, Salih’i savundu sevgiyle,
Cenda’yı da gözden düşürdü Zamir.
Zihinler karışık fakat kalpte kin,
Semud’dan isteği vardı Salih’in,
Dedi; sakın deveye dokunmayın,
Aman ha, küfran-ı nimet etmeyin.
Mesele dayandı kuyu suyuna,
Kuyu lazımdı Semud diyarına,
Sudan belli gün deve içmeliydi,
Öbür günlerde su Semud halkına.
Devenin selameti Semud’undu,
Semud deveyle imtihan olmuştu.
Her ihtiyaç sahibi sütten aldı,
Bu sütten içenler şifa bulmuştu.
Deve içtiğinde su azalırdı,
Gün geldi su sıkıntısı başladı,
Ekabir taifesi kızdı buna,
Salih artık istenmeyen adamdı.
Sürü sahibi zengin iki kadın,
Bunlar fitnelikte sapkın mı sapkın.
Üneyze ve Müheyya’dır adları,
Deve için Salih’e oldu hasım.
O kadının fendi, şeytanı yendi,
Salih ile devesi ölmeliydi,
Müheyya, amcası oğlu Mısta’ya,
Salih’i öldür evlenelim dedi.
Dokuz kâfir yürüdü öldürmeye,
Salih yoktu kıydılar o deveye,
Vahşice kestiler ayaklarını,
Haber ulaştı Salih Peygambere.
O gün devenin bastığı yerlerden,
Kan fışkırdı her şey oldu renginden,
Münkirlerinde yüzleri sarardı,
Taşlar yağdı Salih’e giderlerken.
Salih üzülüp Rabbine sığındı,
Semud’a musibet kaçınılmazdı,
Salih, inananları aldı gitti,
Üç gün sonra ses ve çığlık başladı.
Yalan cennetin altı üste çıktı,
Sanki orada hiç yaşanmamıştı.
Salih ile inananlarda yok yeis,
Âlem yeni hayata başlamıştı.
Salih yirmi yıl verdi mücadele,
Çok az kişi kurtuldu kendisiyle,
Seksen veya iki yüz yıl yaşadı,
Rivayet odur kabri Mekke’de.
İbret al ey Müslüman kardeşim,
Nice kısaslarla dolu geçmişin.
Sakın bana hiçbir şey olmaz deme,
Allah her şeye kadir bilesin.
Küfran-ı nimet: Velinimete karşı nankörlük.
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan
Abdullah Yaşar ErdoğanKayıt Tarihi : 27.11.2005 22:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!