HAZRETİ ÖMER ve ŞAHADET
Hz. Ömer Kureyş kabilesinden olup hicretten 40 yıl önce veya Fil Vak’asından 13 yıl önce Mekke de doğdu. Babası El-Hattab, annesi Hanteme Binti Haşim B. Muğire dir.
Kâinatın Muktedayı Ekmel’ i (sav) tarafından Ebu Hafsa künyesiyle taltif edilmiştir ve Efendiler Efendisinin kayın pederi olma şerefine nail olmuşur.
Çocukluğunda çobanlık yapmış ve gençliğinde dil, edebiyat ve hitabetle ilgilenmiştir. Yıllık olarak düzenlenen panayırlarda güreş, iyi ata binme, hitabet ve şiir yarışmalarında üstün başarılar göstermiştir. Bu üstün yetenek ve bilgisinden dolayı Mekke şehir devletinin parlamentosu konumundaki Darü’n Nedve de parlamenter olarak görev yapmıştır. Peygamberi öldürme fikrinin babası ve önderi olmayı da burada kabul etmiştir. Bu önderlik peygamberi öldürmeye giderken yaşadığı olaylar silsilesi ve Âlemlerin Rabbinin hidayet nasip etmesiyle öldürmeyi gittiği kapılarda hayat bulmuş ve o Muktedayı Ekmel’in (sav) önünde Müslüman olarak Hadis ve Kur’an tefsir ilimlerine önder olmuştur. Sahabe-i Kiramın müctehid, ulema ve fukahasının başında gelmiştir.
O büyük insanın İslamiyet’e girmesiyle İslamiyet güç bulmuş ve tüm Müslümanlar aşikâr şekilde dini yaşamaya ve yaşatmaya başlamışlardır. İslamiyet bir dönüm noktası yaşamış ve İslamiyet’ e giren insanların sayısı her geçen gün daha da artmaya başladığı gözlemlenmiştir. İran’a atını sürdüğünde yılarca sönmeyen o ateşperestlik son bulmuş ve ileri gelen nüfuz ve saltanat sahiplerinin saltanatlarını söndürmüştü. Sönen bu ateşdeki közler küllendi derken yıllar sonra halifeliği zamanında tekrar tutuşmaya meyyal gösterip şehit edilmesine neden olacaktı. 33’ünde gerçek hayatı bulan bu kamet 30 yıl ilmin meşalesi oluyor ve O Muktedeyı Ekmel gibi 63’ünde Baki Âlem’e Şehid olarak hicret ediyordu. Bu Baki Âleme hicretini Abdulah Bin Mes’ud “ilmin onda dokuzu gitti” olarak mülahaza ediyorlardı.
O Ömer ki Bedir Harbinden dönünce harpte esir düşenler hakkında müşavere yapılıyor ve Hz Ömer: “ bunlar bizleri öldürmeye geldikleri gibi bizde bunları öldürelim ” diyordu. İstişare sonunda alınan karar Ömer’in dediği olmuyor ama hemen akşam Âlemlerin Efendisine, Âlemlerin Rabbinden yanlışlığı ifade eden Enfal Suresinin 67, 68 ve 69 ayetleri nazil oluyordu. Ertesi sabah Mescid’ te Efendiler Efendisi “Enfal Suresinin 68 ‘inci ayetinden dolayı gökten azap inseydi Ömer b. Hatttab ve Saad Bin Muaz dışında kurtulan olmazdı” diyordu.
Hz. Hafsâ babasının üzerinde onlarca yamalı olan elbiseyle görünce; babacığım bu elbiseyi bir fakire hibe edip siz yeni bir elbise alıp giyseniz dediğinde, Hz. Ömer: Kızım O Muktedayı Ekmel’ e hanımı olduğun için benden daha yakındın. Onun bu dünyada ne kadar sade yaşadığını ve dünyalıklara değer vermediğini bilmiyor musun? Ahret’e irtihaline yakın: “-Ey Ömer Baki Alemde bizimle ve Hz. Ebâ Bekr ile olmak istersen yolumuzdan ayrılma” buyurduğunu duymadın mı? diyordu.
Hz ömer zamanında namazlarını hep Hz. Ömer’ in arkasında kılan bir yakışıklı genç vardı. Ömer namazda onun hıçkırıklarını duyar ve selam verip arkasını döndüğünde o gençle diz dize gelirlerdi. Bir kadın bu gence sahip olmak için çeşitli teklifler gönderir ve o genç hiç dönüp bakmazdı. Kadın bu gence isteklerini kabul ettirmek için komşusu yaşlı bir kadınla bu gence tuzak kurarlar. Bir gün Genç yatsı namazından dönerken yaşlı kadın: “Bana yardım edene Allah’da yardım etsin” diye feryat ediyordu. Genç Koca karının yanına varıp buyrun diyordu. Kocakarı: “Şu içerdeki koyunumu tutmama bana yardım et” diyerek genci odaya girince kapıyı üzerine kilitliyordu. Gence âşık olan o kadın senin sevginle yanıyorum ya benim isteklerimi kabul edersin yada feryat ederek tüm halkı buraya toplarım rezil rüsvay olursun diyordu. Genç “Âhirette rezil ve rüsvay olacağıma burada olurum diyerek bu teklifi hiçbir şekilde kabul etmiyordu. Gence hiçbir şekilde sahip olamayan kadın feryat çığlıkları atmaya başladı. Etraf halk toplandılar. Kadın: bu genç evde bana tecavüz etmeye çalıştı isterseniz ev sahibine sorun diyerek halka genci dövdürüyordu. Halk genci iyice dövüp yarınsı gün Ömer’ in yanına getiriyorlardı. Hz. Ömer her zaman namazları arkasından başka yerde kılmayan bu genci görünce:
-“Ey Âlemlerin Rabbi! Bu genç hakkında bunların düşündüğünü düşünmüyorum ve bu genç hakkında iyi niyet sahibiyim. Habib-i Edib’in hürmetine beni zannımda doğru kıl” diye dua ettikten sonra genci yanına çağırıp: Senin hakkında bunların söylediklerini yapacağını zannetmiyorum. Namazın imanını iktidar kıldığını ümit ettiğim bu bedenin ve ruhun tüm kötülüklerden uzak olduğunu düşünürüm. Bana yaklaş ve doğruyu söyle muhakkak ki Allah doğruların yardımcısıdır.” diyordu.
Genç durumu anlatınca Hz Ömer kalkıp gencin ellerini çözüyor ve kanlarını siliyor ve daha sonra: Allah’a Hamd olsun ki Habib-i Edib’in “Ümmetimden kardeşim Yusuf (a.s.) ’un kendini koruduğu gibi kendini yabancı kadınlardan muhafaza eden sıddıklar çıkacaktır” hadis-i şerifinin bizim zamanımızda da görme nasip oldu buyurdular.
Bilindiği gibi, Efendiler Efendisi (s.a.s.) , daha İslâmî tebliğin Mekke dönemindeyken, Müslümanlara şu hedefi gösteriyordu:
'Lâ ilâhe illallah deyin, Iran ve Bizans'ın sarayları sizin olacak! ' Yani, Allah dışındaki güçlere, iktidarlara karşı çıkarak İslâm’ı kabul edin, insanlığı sömürmekte olan Iran ve Bizans devletleri yıkılacaktır! ...
Efendiler Efendisi (s.a.s.) , İslâmî tebliğin Medine döneminde, bu iki süper devletten Bizans’ın sınırlarını zorlamış, Tebük seferiyle, İslâm Devletinin sınırlarını bugünkü Ürdün topraklarına kadar vardırarak, İslâm kanunlarının oralarda da hükümferma olmasını sağlamıştı.
Muktedayı Ekmel (s.a.s.) ’in vefatından sonra, onun cihadını Hz. Ebu Bekir (r.a.) sürdürüyor ve Irak’ın güneyine kadar olan Bizans topraklarının tamamı fethediyordu. Hz. Ebu Bekir (r.a.) vefat ettiğinde, Hz Ömer halife oluyor ve komutanı Ebu Ubeyde b. Cerrah'a da söyle yazıyordu:
Ben sana, tek kalıcı şey olan Allah’ın takvasını tavsiye ediyorum ki, ondan başka hiçbir şeyin değeri yoktur. O Allah ki, bizi dalâletten hidayete, karanlıklardan aydınlığa çıkardı. Seni Halid b. Velid'in ordusuna komutan tayin ettim. Onların hakki ne ise, ona göre davran! 'Ganimet alacağım' düşüncesiyle, Müslümanları helâke götürme! Araziyi iyice keşfetmeden onları oraya sevk etme! Muhafızsız birlikler gönderme! Müslümanları felâketlere götürmemen için seni uyarıyorum. Allah seni benimle, beni de seninle imtihan edecek. Gözünü ve kalbini dünyadan çevir, dünyaya dalma! Dikkat et ki bu dünya, senden evvelkileri olduğu gibi, seni de helâk etmesin...'
Hz Ömer’in Halifeliği zamanında ülkenin sınırları yapılan fetihlerle genişliyor, bir tarafta Irak ve İran, diğer tarafta Mısır ve Suriye! de içine alacak 2.251.030 mil murabba’lık alana ulaşıyordu.
Hz Ömer ki Ramazan ayında oruç tutmanın farz kılındığı bir zamanda yatsı namazından sonra tekrar oruca niyet edip başlarlardı. Hz Ömer bir gün yatsı namazından sonra hanımına yaklaşınca hemen akabinde Allah Bakara Suresinin 187’inci ayetini indirerek Müslümanları rahatlatıyordu.
Hz Ömer, M. Akif’ in şiirlerine konu ve konuk oluyor ve hepimizin bildiği “Koca karı ile Ömer” şiirini oluşturuyordu.
Koca karı şeytanın dahi korktuğu Ömer den korkmadan onur ve vakarı ile hak ve hukukunu savunarak, halifeye yüzünün suyunu dökmeyeceğini ifade ediyordu.
Saad Bin Ebi Vakkas’ ı Mısır’ a Vali olarak atadığında bir Yahudi’nin Mescid için ücretini verilmesine rağmen razı olmamasına rağmen valinin oraya mescid inşaa etmeye başlayınca yahudinin şikayetine, Ebi Vakkas ile İran’a at satmaya gittiklerinde atlarını gasb eden hükümdar Nuşirevan’ ın kendi oğlunu idam etmesini örnek vererek yahudiye yazarak verdiği mektupta Ebi Vakkas’ a:
“Ben İran’ın o Hükümdarı Nuşirevan’ dan daha adilim” yazarak ondanda adil olmasını istiyordu.
Adaletin mümessili Ömer: “Allah tüm kullarını Cennet’e koyacağım sadece bir kişi hariç buyursa; günahlarımın çokluğundan dolayı onun ben olacağını düşünür, ama Cehennem’e girecek bir kişi diğerleri Cennet’e girecek buyursa Allah’ın Rahmet ve Mağfiretinin bol olduğunu düşünerek Cennet’e gireceğimi ümit ederim” diyordu.
Allah vaat ettiğini doğrulanmış ve Rasul’ü Emin’in müjdelediği zafere nail olunmuş ve İran fethedilmişti. İran orduları dağılıyordu Ordu komutanı Hürmüzan esir ediliyordu. Hürmüzan’ı alarak Halife Ömer’in yanına, Medine’ye getiriyorlar ve o Müslüman oluyordu. Fakat onun bu Müslümanlığı samimi bir inanma dayanmadığı için Ordusunun yenilgisini bir türlü unutamıyor ve Halife’yi öldürmek için fırsat kolluyordu. Bir gece Hürmüzan, Muğire’nin kölesi Ebu Lü’lü ile konuşarak Hz. Ömer’i öldürmeyi planlıyorlardı. Ebu Lü’lü’nün O’nu öldürmesine karar vererek. Ona iki uçlu zehirli bir hançer veriyordu. Hz. Ömer sabah namazı için Mescid de Cemaatin önüne geçip namaza duruyor ve aradan geçerek gelen Ebu Lü’lü zehirli hançeri Ömer’in üç yerine saplıyordu. Namazı tamamladıktan sonra oğluna şöyle diyordu: - Aişe’ye git, selamımı söyle. Hz. Muhammed ile babası Ebubekir’in yanına gömülmeme izin vermesini rica et. Hz. Aişe bunu memnuniyetle kabul ettiğini bildiriyor ve yalnız kendinden sonra birini halife tayin etsin diyor yoksa ümmetin içinde büyük bir fitne çıkar' diye haber gönderiyordu. Hz Osman, Hz Ali Hz Zübeyr, Hz Sa’d bin Ebi Vakkas, Hz Talha ve oğlu Abdurrahman’ı seçiyor ve Hz. Ömer şöyle diyordu: “- Benden sonra üç gün istişare edin. Süheyb namazları kıldırsın ve üçüncü günün sonunda mutlaka bir halife seçiniz” diyordu. Halife Hz. Ömer’in hastalığı iyice artıyor. Kelime-i şehadet getirdikten sonra Baki Âlem’e 3 Kasım 644 yılında ve Habib-i Edib’in Baki Âlem’e hicret ettiği yaşta O da hicret ediyordu.
O ve onun gibi örnek şahsiyetler Allah’ın “siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” Ayetini ve Resul’ün “ bu mesaj (İslamiyet) güneşin doğup battığı her her yere ulaşacaktır” hadisini en iyi idrak etmiş imanlarını dünyanın her yerine ulaştırmaya çalıştıkları gibi tüm hücreleriyle birlikte İslamiyet’i yaşamışlar ve yaşatmışlardır.
Allah onlardan razı olsun. Mekânlarını cennet, bakışlarını Cemalullah ile müşerref kılsın. Bizleri de onların iz ve istikametinden ayırmadan Baki Âlemde birlikte olmak nasip ve müyesser eylesin.
Önder GülKayıt Tarihi : 29.4.2008 22:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)