(Kitap verilen 4. Peygamber)
Hz. N U H (AS)
Ahali tamamen bozuldu gitti,
Şeytan dedi ki, tevhid yolu bitti.
İnsanlar bocalamıştı tevhidsiz,
Rabbim Nuh’u peygamber tayin etti.
Ol Adem’den Nuh’a on nesil geçti,
Bunlar iman-ı kâmil bir mü’mindi.
İdris Aleyhisselam ref olunca,
Mü’minler şirkin pençesine girdi.
Rabbim bozuk düzeni istemedi,
Elli yaşında Nuh’a görev verdi,
Nuh’un kavmi Kûfe’de yaşıyordu,
Nuh görevine canı tevdi etti.
O, ilk Resûldü tebliğ ile gelen,
İlahlar var diye çoktu sevmeyen,
Dokuz yüz elli yıl tebliğ etmişti,
Çokta olmuştu O’nu lanetleyen.
Dermesil denen o zalim hükümdar,
Nuh’a zulmetti tufana kadar,
Ayak takımıyla birlikte battı,
Tufandan sonra hakimdi istikrar.
O bilinen azap yaklaşıyordu,
Kırk yıldır yağmur yamıyordu.
Öyle bir kasırga sardı cihanı,
Kadınlar doğurmadı, kıtlık oldu.
Ulû’lazm sıfatı O’nun payesi,
Allah aşkını yaymaktı gayesi,
İnsanlar dinlemedi azgınlaştı,
Bundan emrolunda Nuh’a gemisi.
Gemiye her şeyden depo edildi,
Nebat tohumları dahi eklendi,
İnsanlar alay edip de güldüler,
Sen kim, kainatı korumak kim dendi.
Pekçok hakaret ve de sopa yedi,
Davasında asla geri gitmedi.
Allah’ın emriyle gemiyi yaptı,
Dostlarını gemiye davet etti.
Her canlıdan bir çift davet edildi,
Oğulları Sam, Ham, Yasef’te bindi.
Karısı ve bir oğlu dağa çıktı,
O kurtuluş gemisine binmedi.
Üç katlı, kuş göğüslü gemi yüzdü,
Başı horoz başıyla şevk süzüldü,
Kuyruk kısmı horoz kuyruğu idi,
O gemide olanlar Hakk gülüydü.
Nuh yalvarmıştı oğluna, gel diye,
O sığındı dağa kurtulurum diye,
Yer gök gürledi Rabb’imin dileğiyle,
Yeryüzü doldu umman deniziyle.
Nuh, eşi Vaile ve oğlu Kenan’a
Bağlanmayın dedi fani dünyaya.
Onlar dinlemedi azgınlaştılar,
Layık da oldular helak olmaya
Tufan şiddetiyle sardı dünyayı,
Sel suları kapladı her karayı,
Gökyüzü kararıp, şimşek çakarken,
Göğe ulaştı yer altı suları.
İmansızlar boğulurken sularda,
Nuh’un eşi-oğlu oldu onlarla,
Nuh, hüzünlenmişti bu manzaraya,
Hemen secde etti Rabb-i alaya.
Nuh’un gemisi altı ay hep yüzdü,
Kâbe yanında yedi kere döndü,
Sular çekildi gemi Cudi’de idi,
Oraya Sûk-u Semani’ni kurdu.
Rabbim istedi karada tezahür,
Kırk erkek ile kırk kadın oldu hür.
Allah’a imanın tûlûsu buydu,
İnsanın gönlüne hakimdi şükür.
Muharrem ayıydı büyük kurtuluş,
Bundandır Aşure diye anılış,
Adem’den sonra Nuh’tur atamız,
İmanda doruğa çıktı şahlanış.
Nuh tufanı öncesinden ibret al,
Sen iman dairesi içinde kal.
Batıla umut bağlama sakın,
Damarındaki kanına iman sal.
Ulû’lazm: Büyük insan.
Tezahür: Ortaya çıkma.
Sûk-u Semani: Nuh tufanından sonra Cudi civarında kurulan ilk yerleşim yeri.
Tûlû: Yeniden doğma.
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan
Abdullah Yaşar ErdoğanKayıt Tarihi : 26.11.2005 20:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Abdullah Yaşar Erdoğan](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/11/26/hz-nuh-as.jpg)
Hz. Nuh A.S.
Nuh inlemek demektir, O her zaman ağlardı
Ulül-azim peygamber, engin takvası vardı
İnleyen mânâsına, ''Nuh'' denilmiştir, ona
Uzun yıllar çağırmış, insanları imana
İdris aleyhisselâm, insanlara peygamber
Olarak gönderildi, onlara oldu rehber
Sonra diri olarak göke kaldırılmıştı
Onu seven zamanla, hak yoldan ayrılmıştı
Onu sevenler onun, tasvirini yaptılar
Sonra gelen nesiller, o tasvire taptılar
Sonra aralarında kötülükler yayıldı
Zulüm, zorbalık, fitne, onlara hoş sayıldı
Hazret-i Nuh, böyle bir, toplumda yetişmişti
O salih bir kul idi Allah’ı bir bilmişti
Sulama işleriyle, çiftçilik ediyordu
hayvan yetiştirmekle, satıp geçiniyordu
marangozluk bilirdi, evler inşa ederdi
Halkına uymuyordu doğru yoldan giderdi
Elli yaşında iken, Allah onu seçmişti
Peygamberlik verildi, tebliğata geçmişti
Allah’a söz vermişti, misakı çok ağırdı
Herkesi ömür boyu doğru yola çağırdı
Dokuz yüz elli sene, davet etti yılmadı
Onları hidâyete, hep çağırdı olmadı
Kalpleri kararmıştı,onu dinlemediler
Ona hakaret edip, sen delisin dediler
Zalimler zorbalıktan vaz geçmek istemedi
Onlar Nuh söylediler, peygambersin demedi
İnananlara zulüm, hakaret ederlerdi
Başlarını urbayla kapatıp örterlerdi
Bir tarafdan da ona az idi inananlar
Kavmi zulüm ederdi, çok zalim idi onlar
Tebliğ vazifesini yüz yıllarca sürdürdü
Dokuz yüz elli sene iman edin diyordu
Sadece çok az kimse, ona iman ettiler
Diğer insanlar ise, zorba, zalim idiler
Her geçen gün daha da bedbahtlaşıyorlardı
Sapıklıklar içinde kafir yaşıyorlardı
Nuh aleyhisselâm da, bunları acıyordu
Beddua eylemekten azami kaçıyordu
Onlar karşı çıkıyor, etmeden bunu idrak
Hazret-i Nuh'u taşa, tutuyordu sefil halk
Evini harap edip, şehirden kovuyorlar
Ona inananları, taşlayıp dövüyorlar
Bir türlü kötülükten, vazgeçemiyorlardı
Gadaba uğramışlar yola gelmiyorlardı
Senelerce yağmadı. telef oldu malları
Nesilleri kesildi, çoğaldı belaları
Onların bu hâline Nuh aleyhisselâm der;
''Ey kavmim başınıza gelen her bela keder
Günahların yüzünden, Putlara tapmanızdan
Allah’tan başkasına ibadet yapmanızdan
Allahü teâlâ da sizlere gadap etti.
Size sıkıntı verdi neslinizi tüketti
Tövbe edin Allah’ta elbet sizi bağışlar
Rahmetini gönderir, gökten iner yağışlar
Size mallar, evlatlar ihsan eder güç verir
Gadabını kaldırır, derdinizi giderir
Nihâyet bir gün ölüp kabre gireceksiniz
Rabbiniz diriltince hesap vereceksiniz
Diyerek daha birçok husûsu anlatmıştı
Bunca nasihatlerin faydası olmamıştı
Nuh aleyhisselâm’ın sözüne inanmayan
Azgın millet Allah’tan korkmayan, utanmayan
''Ey Nuh gerçekten bizle, çok mücâdele ettin,
Bunda da çok ısrarla, davrandın boş vermedin
Bu işe başladığın, günden beri sen bizi
Hep azapla korkutup durdun sen cümlemizi
Artık sözünde doğru isen getir azâbı
Artık ne olacaksa olsun kes şu hesabı
''Nuh (aleyhisselâm) da dedi: ''Ey benim Rabbim!
Artık iman etmezler, Rabbim sana hitabım!
Yeryüzünde, dolaşan hiçbir kâfir kalmasın!
Bundan sonra onların bir çocuğu olmasın!
Onları bırakırsan, kulları dalâlete,
Sapıklığa sürükler, düşürürler zillete
Onlardan ancak facir kafir evlatlar doğar
Bundan sonra bunlara artık gadaplar yağar
Nuh aleyhisselâm’ın duâsı şöyle idi
Gerçekten kavmim beni, Yâ Rabbi! tekzip etti.
Beni yalanladılar, Artık sen hükmünü ver
Bizlere yardımcı ol mü’minlerle beraber
Nuh’a vahiy olundu, artık iman etmezler
Onlar sapık millettir doğru yoldan gitmezler
İntikam vakti geldi, hepsi helak olacak
Bu dünya da sadece inananlar kalacak
Nezâretim altında vahiy ettiğim gibi
Bir gemi inşa eyle, ben öğrettiğim gibi
Zâlimlerin hakkında, bana duâ eyleme
Onlar boğulacaklar, başka bir şey söyleme
Hemen işe koyuldu inşasına başladı
Kavmi dalga geçerek sözler ile taşladı
Cebrail tariff etti, gemi tamam olmuştu
Her hayvandan birer çift o gemiye dolmuştu
Nuh yine tebliğ etti, son ikazını verdi
Mümimler eşleriyle, gelip gemiye girdi
Dedi ki ey insanlar, artık tufan yakındır
Ona inanan olmaz hava durgun sakindir
Nuh der ki davetimi artık Kabul ediniz
Yerler suyla dolacak cahillik etmeyiniz
Ey milletim ben sizin hayrınızı isterim
Siz bizi incittiniz, yine de girin derim
Yanlız Allah’a iman eden kurtulacaktır
Bunun dışında herkes, suda boğulacaktır
Bu benim son sözümdür, size son ikazımdır
Sizin iman etmeniz, temennim niyazımdır
Nuh aleyhisselâmın son sözleriydi bunlar
Sözlerine uymayan o nasipsiz insanlar
''Ey Nuh, uzun yıllardr aynı sözü diyorsun
Sen bir çöl ortasını, deniz zannediyorsun
Tufanla korkutursun, biz sana inanmayız
Artık biz ne dersen de, sözlerine kanmayız
Her hayvandan birer çift gemiye yerleşmişti
Yerin göğün suları bir anda birleşmişti
Gökten şiddetli yağmur, yerden su fışkırmıştı
Yerde gökte ne varsa birbirine girmişti
Her şey suya gark oldu, geminin haricinde
O Nuh’un gemisi ki, iman ehli içinde
Altı ay devam etti, kurtuluşa seyahat
Gemi Cudi dağında karar kıldı nihayet
Nuh aleyhisselâma ikinci Âdem dendi
Ulül-azim peygamber, o Rabbine güvendi
Nuh aleyhisselâm bin yaşında vefât etti
Ondan sonra insanlar üç oğlundan türedi
Sâm adlı oğlu Rum’a, Farsa, Arapa ata
Yafes Türk’ün atası, bu bilgi de yok hata
Hâm adlı oğlu ise, Afrika, Hind ve Habeş
Halkına, ata oldu bütün insanlık kardeş
Mikdat Bal
TÜM YORUMLAR (1)