(İncil. Kitap verilen 28. Büyük Peygamber)
Hz. İSA (AS)
İmran’ın karısı Hanne kısır, çocuksuz,
Evlatsız aile olurdu hep mutsuz.
Dedi; “Rabbim bir evladım olursa eğer,
Beytül-Makdis’e hizmetkarlık olsun sonsuz.
Rabbim verdi Hanne’ye Meryem adlı bir kız,
Hanne götürdü Meryem’i Kudüs’e yalnız.
Zekeriyyâ eniştesine teslim Meryem,
Beytül-makdis’te dua da aralıksız.
Meryem, Zekeriyyâ sayesinde oldu kul,
Meryem’in dua ve niyazı Hakk’ça makbul.
Bin bir çeşit nimetlerle donattı Rabbim,
Meryem’in istemesiyle hep olur kabul.
İsâ annesi Meryem; İmran, Hanne kızı,
Anne Hanne, Zekeriyyâ’nın da baldızı.
Doğunca Meryem, Kudüs’e adak olur,
O’ndan Rabbim verecektir büyük yıldızı.
Kur’an; Al-i İmran’da anlatır Meryem’i,
Kadınlıkta Rabbim gönderdi Cebrail’i,
Melek; “Allah, ol emriyle çocuk verecek,
O çocuğun adı da “İsâ””Mesih” dedi.
Kur’an; Meryem Sûresi, Meryem’i anlatır,
Aynı konuyu İncil; Luka’da aktarır.
Allah: kitabında ışık tutar olaya,
Cebrail’in Meryem ile konuşması vardır.
Meryem; “Erkek eli değmedi ki elime,
Ben bu durumu nasıl söylerim kavime? ”
Melek; anlattı Allah’ın emirlerini,
İşte böylece İsâ verildi Meryem’e.
Bir makam sahibi olarak doğmuştur O,
Şeref, kıymet ve mertebe sahibidir O,
Seçilmiş Hakk’a yakın kimselerdendir O,
Aynı zamanda derece sahibidir O.
Doğduğu gün “Velâdet” takvimi sayılır.
İsâ, Allah’ın emrini aktarmaktadır.
Ali İmran ailesinden Meryem oğlu,
Kur’an; “O aile seçkin” diye anlatır.
Zulmette olan kavme ışık gibi doğdu,
Adı İsâ, lakabı Mesih, Meryem oğlu.
Bir bakireden dünyaya gelmiş İsâ,
Zekeriyyâ’ya zina suçu isnat oldu.
Zekeriyyâ; söyler anlamaz o azgınlar,
Zekeriyyâ’ya Hakk’tan hediye Yahya var.
Azgın güruh katletti Hz. Zekeriyyâ’yı,
Meryem’i de zina suçu ile suçlarlar.
Meryem beşikteki çocuğu gösterdi,
“Size her şeyi söyleyecek O” dedi.
Azgın güruh alay ederken Meryem ile,
Beşikte yatan İsâ dile geliverdi.
Hz. İsâ dedi ki: “Ben Allah’ın kuluyum,
İncil verecek Rabbim, O’nun Resulüyüm.
Öleceğim gün, diriltileceğim gün var,
Ben, namaz, zekat, iyilikle emrolundum.
Hz. İsâ, otuz yaşında oldu Peygamber,
Azgın Yahudiler hep azgınlığa gider.
Hakk; İsâ’ya öğretti, Tevrat ve İncil’i,
O dönemde Yahya’yla hakkı tebliğ eder.
Kur’an; Al-i İmran, Zuhruf, Maide, söyler.
O Hakk yola çağıran bir Peygamberdir der.
İsâ, gece-gündüz gerçekleri anlatır,
Yahudiler, sapkınlığından men eder.
Evvelki Tevrat’ı tasdik edip apaçık,
İsâ dedi: “Benden sonra “Ahmed” gelecek,
Ben O’nu da müjdeleyici bir elçiyim,
O en son Allah nurunu temsil edecek.”
Hz. İsâ, orta boylu, beyaz tenlidir,
Dağınık düz saçlı, küçük yüzlü, benlidir.
Sırtta yün urba, ayakta ağaç kabuğu,
Geniş göğüslü ve uzun saçlı biridir.
Barınacağı bir evi dahi yoktu O’nun,
Sıcak çorba yapacak olmadı bir hatun.
Dünyadan yüz çevirmiş, ahireti özler,
Gece namaz, gündüz oruç sevdası O’nun.
Hz. Zekeriyyâ gibi O’da marangozdu,
Hz. Yahya – Hz. İsa nuru dünyaya doldu.
Kırk bir mucizesi var denmekte, İsâ’nın,
Roma kralına karşı dinini savundu.
Rabb emriyle mucize gösterdi küffara,
Büyücü dediler inanmadılar O’na.
Hıristiyanlar der, İsâ Allah’ın oğlu.
Bir kısmı da “Üçten biridir” diyor, Haşa.
Saduki kavmi hep İsâ’ya muhalefette,
Hz. İsâ’ya karşı durmuşlar her seferde.
Saduki; azgın Yahudi fırkası idi,
Çok ileri gitmişler sapkın fikirlerde.
Yahudilerin tahrif ettiği eski ahid,
Hz. İsâ’nın gelişiyle olmuştu sakıt.
Yahudilere bildirdi İlâhi aşkı,
Celile’de vaaz etmektedir o vakit.
İnat ve küfür, bu muhaliflere hakim,
İsâ; çıktı meydanda gürledi nitekim,
“Allah yolunda yardımcılarım kimlerdir? ”
Az sayıda şakird çıkıp dediler “Benim! ”
İsâ, mucizelerini bir bir gösterdi,
İnsanların saklı gizlisini bildirdi.
Havarilerinin isteği üzerine,
Rabbim’in izniyle gökten sofra indirdi.
İsâ’nın arkadaşları yakın şakirdler,
Çok da fazla değil, on iki kişiydiler.
Onlar açıktan iman ettiler Allah’a,
Dini yaymak için her yöne gittiler.
Çamurdan kuş biçiminde bir heykel yaptı,
O’na üfleyince kuş olup uçup kaçtı.
Ölüleri diriltmiş, körlere gör demiş,
Hastalar O’nun elinden de şifa kaptı.
Kudüs valisi Pontus Pilatus’a haber,
O’nun irşadına halkımız akın eder,
Haberi havarilerden Yahuda getirmiş,
İsa çarmıha gerilip ölüme gider.
Kur’an, Nisa: “Onlar İsâ’yı asmadılar,
İsâ yerine benzetileni astılar.”
O asılan hain Yahuda denilmiştir,
İsâ göğe kaldırılmış yanılan onlar.
Hz. İsâ der ki: “Allah’tır benim sahibim.”
Kur’an, Nisa Sûresinde diyor Rabbim:
“Halbuki onlar İsâ’yı öldürmediler.”
Kendisidir çarmıhta azgın havarinin.
Çarmıhta olana iman edenler var,
Akl-ı selim düşünen Hıristiyan dindar.
İsâ; göğe kaldırıldı diyen ayrılır,
Satrinos, Markoni, Bardisani’dir onlar.
Hz. İsâ, Allah’ın oğlu değil, elçisi.
Bunu ikrar etmiştir her daim kendisi.
Kur’an: Nisa, Meryem, Maide buna delil,
Beraberce zikretmeli İsa Mesih’i.
Meryem oğlu İsâ Mesih denilmelidir,
Bu cümle, kul olduğuna bir delildir.
Bir beşer ihtiyacı İsâ’da da vaki,
O’na “Allah’ın oğlu” denilmemelidir.
Kur’an; çarmıhı ve teslisi reddetmekte,
İsâ Aleyhisselam’a özel yer vermekte.
Hıristiyanlık sevgide yakın İslâm’a,
Maide; bunu açık ifade etmekte.
Sadece yün bir kaftan, bir çift mesti varmış,
Bir de deri dağarcık ondan miras kalmış.
Dünya malı sevdası taşımamıştır O,
Göğe kaldırılınca bunları bırakmış.
İsâ benzetilmesi çarmıhta olanın,
Mezarı dünyada değildir İsâ’nın.
Hz. Muhammed ile buluştu Miraç’ta,
Kur’an, tevbe’de anlatır dönmesi yakın.
İsâ, Allah’ın oğlu değil bilinmeli,
Kur’an, Nisa’da Allah buyurmaktadır ki:
“Allah üçtür demeyin, İsâ Mesih kuldur.”
O Allah’ın insan oğluna bir elçisi.
Çamurdan kuş biçiminde bir heykel yaptı,
O’na üfleyince kuş olup uçup kaçtı.
Ölüleri diriltmiş, körlere gör demiş,
Hastalar O’nun elinden de şifa kaptı.
Üçlü Allah inancı var, bil ki yanlıştır.
Musa, İsâ, Muhammed hep yaratılmıştır.
Onlar ki; Allah’ın kulu ve de elçisi,
Onlar için uydurulandan hep uzaktır.
Biz gelen İncil’in aslına inanırız,
Masanın üstünden düşüp kalana değil.
Biz Rahman emriyle gelene inanırız,
O çarmıha çaktırılmış olana değil.
Biz, Allah nuruyla gelen Zebur’a iman,
Biz, Allah nuruyla gelen Tevrat’a iman,
Biz, Allah nuruyla gelen İncil’e iman,
Biz, en son gelen Kur’an’a iman ederiz.
İsâ ile Muhammed arası yok Resul,
Gelen Peygamberlerin hepsi de has kul.
Allah; cümlesinin şefaatine nâil,
Bizi doğruluk üzere olan, etsin kul.
Şakird: İnanmış, yardımcı, arkadaş, havari
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan
Abdullah Yaşar ErdoğanKayıt Tarihi : 19.12.2005 20:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

uğur çakmak
Nuru ayrıldı ol nuru aktan,
Onun için efdaldir cümle nasdan,
Onlarla gördü dünyayı gördü gözlerimiz...
tebrikler şair,
Siyere devam...
TÜM YORUMLAR (3)