Hz. İbrahim (a.s) Şiiri - Selcuk Arısoy

Selcuk Arısoy
95

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Hz. İbrahim (a.s)


I.
Rabbine duyduğu muhabbetten adı konulmuşken Halilullah,
Ölüm meleğine sordu:
“Neden kendine dost edindi beni Allah?”
“İstemezken sen onlardan bir lütuf, insanlara ihsanda bulunursun,
Ey Ebu-l Adyaf, sen resullerden bir resulsün.”

Babil halkı yıldızlar adına putlara taparken,
Türlü türlü yemekler koymuşlardı taşların önüne,
Vebaya tutuldum dediğinde yüz çevirip uzaklaşırlarken senden,
Cevapsız bırakacak bir delil ile karşılarına çıkmaktı gayen.

Devirince bir bir tekbirlerle, nefisleri esir almış putları,
En büyüğünü bırakıp, astın omzuna alay ederek baltayı.
Görünce kavmin o halde ilahlarını,
Dediler: ”Bunu kim yaptıysa elbet o zalimlerden olmalı.”

Duyanlar senin putlara karşı olan öfkeni,
“İbrahim diyorlar ona, o olmalı bu işin müsebbibi.
Haydi yakalayıp getirin onu halkın önüne ve sorun:
Ey İbrahim, sen mi yaptın ilahlarımıza bu hakareti?”

“Şu omzu baltalı kıskanmış olmasın yerdekileri,
Hem o varken niye tapılsın, fazlalık diğerleri.
Soralım bakalım bunlara bunu yapan kim?
Elbet şikâyet ederler, baksanıza halleri ne vahim.”

Başlarını öne eğip dile getirdiler hakikati,
Bu nesneler nasıl söylesinler başlarına gelen akıbeti.
Öyleyse kendilerine dahi fayda ve zararları yoksa,
Nasıl taparsınız ilah olarak bunlara söyleyin,
Bir olan Allah'tan başka?

Saray ahalisine ulaşınca bu olanlar,
Verilip Nemrudlaşmış akıllarına, bir akıl,
Toplayıp yanacak ne varsa onun için, orta yere,
Dediler: “Büyük bir ateş yakıp, atalım onu içine.”

Bağlanıp mancınığa hazırlarlarken seni,
Göremediler gözlerindeki tarifsiz teslimiyeti.

Taşırlarken ağızlarında, ateşi söndürmek için ilahi rahmeti,
Rabbin:
“Ey ateş! İbrahim için serin ve selametli ol.” Emrini verdi.

Yakmayınca ateş ve uğrayınca zalimler hüsrana,
İbrahim (a.s) inananları da alıp düştü hak yoluna.
Nemrud kibir sarayında devam ederken inkâra,
İbretlik ölümüne, sivrisinek vesile oldu sonunda.

II.
Mısır'a düşünce yolu, yoldaşı Sare ile
Vurulur Mısır'ın müstebit hükümdarı onun güzelliğine.
Gelip sorunca hükümdarın adamları İbrahim'e (a.s),
“Kız kardeşim” deyip tembihler dinde kardeşi Sare'yi de.

Ulaşmak için hükümdar emeline, getirtir yanına Sare'yi,
Attığı her adımda yıkılır kalır ve daralır nefesi.
Sonunda kovar yanından üstüne verip Hacer'i,
Allah, Filistin'de hüküm sahibi yapar sonra İbrahim'i (a.s).

Otururken bir gün dere kenarında,
Hayvanların bir leşi parçaladığını görür.

Düşünce sonra, tekrar nasıl dirileceği aklına,
Kuşları parçalayıp (alıştırıp) her birini bir dağ başına götürür.

Mutmain olması için kalbinin, girince bu yola,
Çağırması söylendi her bir kuşu, parça parça.
Onlar işitip uyarken bu ilahi çağrıya,
Nice nefisler gaflet içinde dalıyor en derin uykulara.

Tatmamışken bir evlat sevgisi,
Hacer, ortağı Sare'den izini gizledi.
Evlenip doğduktan sonra İsmail,
Baba oğul huzurda önce nefislerini kurban etti.

III.
İçindeki sızı yakarken çöl kumlarını, attığı her adımda,
“Ey İbrahim! (a.s) Bırakma bizi bakmadan arkana, ardında.”
Hacer: “Bizi buraya bırakmayı Allah mı emretti? Diye sorunca,
İbrahim-i teslimiyetti bakmadan ardına bırakmak Mescid-i Haram'da.

İbrahim (a.s) dönüp yüzünü dua ederken Allah'a (c.c),
“O dediyse, elbet bizi korur, terk etmez.” dedi Hacer sonra.
Kırbadaki su bitip Sefa-Merve arası 7 defa koşunca,

Cebrail (a.s) kazıyordu zemzemi, kanadıyla.

Bir vakit gelince Cürhümiler yanlarına,
İzin isteyip oturdular, hak iddia etmeden zemzemin etrafına.
Girince İsmail (a.s) evlilik hayatına ve defnedilince annesi Hıcr'a,
İbrahim (a.s) çıkıp geldi, İsmail’in (a.s)
kapısına.

Sorunca hanımına İsmail'in (a.s), halini ahvalini,
Bir serzenişle anlattı kadın, geçim derdini.
İbrahim (a.s) dedi:
“Gelince selam söyle kocana, değiştirsin kapı eşiğini.”

Bir zaman sonra gelip yine aynı kapıya,
Gördü ki değişmiş eşik, sordu yine hal ve ahvallerini,
Baktı ki aldığı cevaplar kocayı razı edecek türdendi.
“Sahip çıksın kocan, değiştirmesin sakın kapı eşiğini.”

Kavuşunca baba oğul belirlenen zamanda,
Hasret giderdiler önce, dinlediler emri sonra.
Verirken İsmail (a.s) her bir tuğlayı ihlasla,
İbrahim (a.s) Kâbe’de kulluklarını yükseltiyordu aşkla.

Bitince Hacer-ül Esved ile Kâbe’nin inşası,
Seslendi İbrahim (a.s) dört bir yana:
“Gelin, ziyaret edin ey insanlar (sevdalılar), sevdanızı.”
Ve o an yükseldi göğe:
“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” nidası.

Gelince Azrail (a.s) canını almaya Kudüs'te,
Sordu İbrahim (a.s):
“Dost, dostun canını alır mı?” diye.

Azrail (a.s):
“Dost, dosta kavuşmayı istemez mi?” deyince,
Ruhunu teslim eder İbrahim (a.s) bu müjdeyle.

Selcuk Arısoy
Kayıt Tarihi : 13.11.2025 16:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!