MELEKLERİN YIKADIĞI SAHABE
Hz.HANZALA (r.a)
Uhud’ta bir keyifsizlik vardı
Kum taneleri sessiz
Dağ, taş sessiz
Çöl hepten sessizdi…
Tedirgindi gökyüzünde kuşlar;
Kanatları sessiz
Uçuşları sessiz
Ötüşleri sessizdi…
Ve afakı inleten bir nida yükseldi
Medine sokaklarında:
‘’Hayyal'el Cihad,
Hayyal'el Cihad,
Hayyal'el Cihad…’’
Ve bir genç fırlar yatağından
Yayını kuşanır,
Kılıcını kuşanır
Zırhını kuşanır
Bir ok gibi çıkar kapıdan.
Cemile seslenir
Cemile haykırır
Cemile, bir günlük eşi arkasından koşar:
‘’Hanzala! Hanzala! Hanzala!’’ diye.
Yürüdü Hanzala
Koştu Hanzala
Uçtu Hanzala...
Bir an bile geriye bakmadan
Bir an bile tereddüt etmeden
Bir an bile duraksamadan.
’Hayyal'el Cihad’ı duyup ta, durur muydu Hanzala!
’Hayyal'el Cihad’ı duyup ta, bekler miydi Hanzala!
’Hayyal'el Cihad’ı duyu ta, eğleşir miydi Hanzala!
Çünkü Uhud bekliyordu onu
Çünkü can dostları bekliyordu onu
Çünkü cenk meydanı bekliyordu onu
Çünkü Resulullah bekliyordu onu
Cemile diz çöker arkasından
Cemile boyun büker
Cemile gözyaşı döker…
Biliyordu, Hanzala’nın son çıkışıydı bu
Biliyordu, Hanzala’nın son gidişiydi bu
Biliyordu, Hanzala’yı son görüşüydü bu…
Bir rüya görmüştü çünkü;
‘’Sema açılmış
Hanzala içine girmiş
Ve sonra sema tekrar kapanmıştı.’’
Uhud’a varmıştı Hanzala
Vakit cenk vaktiydi şimdi
Vakit vuslat vaktiydi
Vakit şehadet vaktiydi.
Müşriklerin intikam naraları
Müşriklerin cenk davulları
Müşriklerin kana susamış mızrakları
Dört bir yandan görülüyor, duyuluyordu..
Bir yandan Hamza atıldı
Bir arslan gibi.
Ölüm bile korkuyordu ondan
Ölüm bile ürküyordu. ..
En önlerde Mus'ab,
Mus'ab B . umeyr.
Elinde İslam sancağıyla heybetle yürüyordu..
Hanzala' yı dört müşrik kuşatmış, yıkamıyordu..
Bir, binlere bedeldi
Bir, cümlesine
Bir, hepsine..
O küçücük cüsseler
Düşmana dev gibi görünüyordu
Allah'u Ekber, Allah’u Ekber sesleri
Yeri göğü inletiyordu…
Sefer bizden, zafer Allah'ındı
Zafer yakındı
Çok yakındı...
''Aman Allah’ım oda ne?
Neler oluyor?''
Okçular tepesinde akla ziyan itaatsizlik
Gafletin sesi duyuluyordu dalga dalga..
Kuşlarda bir telaş var
Keskin kılıçlar bir kalkıp bir iniyordu
Sayhalar,
Naralar,
İniltiler…
''Aman Allah’ım, neler oluyor?''
Rüzgar tersine mi esmeye başladı?
''Halid B. Velid'de nerden çıktı?''
''Arkamızdan saldıranlar kim?''
''Düşman kaçıyordu oysa.''
Oklar havada uçuşuyor
Mızraklar sinsilik kokuyordu..
Ve bir mızrak Vahşi’nin elinden,
Hamza’nın tam göğsüne saplanıyordu..
Hamza yıkılmak istemiyor
Hamza yenilmek istemiyor
Allah’ın arslanı pes etmek istemiyordu.
Yere çöktü Hamza
Damla damla kanı akıyordu
Gözleri kapanıyordu yavaş yavaş
Gökler açılıyordu, bir bir perdeler...
Melekler saf olmuş, cennete kanat çırpıyordu
Çünkü kanlı libaslarıyla Resullullah’ın amcası
“Allah'ın aslanı ve onun elçisinin aslanı” lakabıyla
Seyyid-ül Şüheda geliyordu..
Hz. Hamza geliyordu..
Ardından, Mekke’nin en yakışıklı genci,
Annesinin gözünden bile sakındığı
Biricik oğul Mus’ab b. Umeyr.
Ardından, Allah yolunda
Vücudunun parçalanmasını isteyen Abdullah B. Cahş.
Meleklerin gölgelediği Abdullah B. Amr B. Haram.
Cennet yeşilliklerinde gezen Zekvan B. Abdulkays.
Vücudunu Allah Resulü’ ne siper eden Osman B. Şemmas…
Ve Hanzala; gerdekten şehadete giden yiğit...
‘’Hayyalel Cihad’ı duyunca
Gusl etmeyi dahi unutan şehit..
Eşi Cemile öyle demişti,
Onunla sadece bir gece evli kalmıştı,
Gül goncası Cemile, öyle söylemişti.
Hanzala’yı gördüklerinde,
Başından aşağı yağmur damlaları akıyordu.
‘’Melekler gökyüzünde gümüş bir tepsi içinde
Yağmur suyu ile Hanzala’yı yıkıyordu.’’
Fahr-i Alem, Resulullah öyle diyordu.
Hanzala, Gasilul- melaike
Hanzala o şanlı yiğit
Hanzala, meleklerin gusül ettiği şehit..
Abdurrahman Tümer
Kayıt Tarihi : 3.2.2018 00:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!