(19. Kitab verilen, Büyük Peygamber)
Hz. DAVUD (AS)
Davud; “Kitâb-ı Mukaddes’te” David,
Her kitap etmektedir O’nu teyid,
“En çok sevilen kişi, göz bebeği”
İbranice’de bu anlamda, Davud.
Davud; kızıl saçlı, sarı benizli,
Mavi gözlü, gür ve de güzel sesli,
İyi huylu, anlayışlı, pek güçlü,
Bilinir; çok bilgili, temiz kalpli.
Yahudi zihniyeti daima belli,
Zengin olandan Peygamber gelmeli,
Meşhur sülale hep çıkardı öne,
Kendinden olmayanı hiç sevmezdi.
Talut; Yahudilere oldu lider,
O insanları Hakk’a davet eder.
Filistin lideri Calut’a savaş,
Talut; “Orduya suyla imtihan” der.
Ordu dinlemez O’nu, suyu içti,
Talut’un emri böyle dinlenmedi.
Talut, nehri geçti sabredenlerle,
Talut, Rabbinden yardım istemişti.
Davud; Talut’un ordusunda asker,
O sabırda, irade de bir lider.
Talut O’na verdi ordu sevkini,
O’nunla ordu başarıya gider.
Hakk emriyle Davud yendi Calut’u,
Allah’ta başa getirdi Davud’u.
Kur’an; Bakara’da bunu anlatır,
Cenab-ı Hakk kudretli kıldı O’nu.
Calut’u yenen Davud takdir aldı,
Talut, Davud’un aşkını kıskandı.
Talut, Davud’a hasetle bakarken,
Çok defa öldürmeye kalkışmıştı.
Bir zaman sonra Celbu harbi oldu,
Yahudiler bu savaşta mağlup oldu.
Filistin okçuları aman vermez,
Oklayıp öldürmüşlerdi Talut’u.
Talut ölünce savaş sonar erdi,
Davud; Medinetü’l-Halil’e gitti.
Yehûda’nın adamları gelerek,
Davud’u hükümdar ilan etti.
Talut’un oğlu biat etmemişti,
O Eşboşt’a çok kişi boyun eğdi.
Davud’a inanana açtı savaşı,
Bir savaşta hayatını kaybetti.
Davud, dört kısma ayırdı günleri,
O bir kısmında ibadet ederdi.
Bir kısmında hüküm, kalanı vaaz,
Bir kısmında ise şahsi işleri.
Bir gün iki hasım geldi huzura,
“Bizi ilet doğru ve açık yola”
Konuya vakıf olup dinler, Davud.
O, Allah tarafından sınanmakta.
Davud, diledi Rabbinden Mağfiret,
Sonunda dedi; “Duamı kabul et,”
Rabbim buyurdu O’na ihsanını,
“Kalk Davud’um Hakk davayı tebliğ et.”
Böylece verildi o kutsal görev,
Hakk kelamını konuşmak ilk ödev,
“Seni yeryüzünde halife kıldık”
Rabbim ister O’ndan, hükmü hakça ver.
Hakk der; “Biz, Davûd’a Zebûr’u verdik,
O’nu size Hakk elçisi gönderdik.”
Sonradan tahrif edilmiştir Zebûr,
Kur’an gerçeğiyle O’nu hak bildik.
Davud soyu, İbrahim’e dayanır.
Musa’nın şeriatıyla inanır,
Zebûr’un dili İbranice olup,
Zebûr’un yüz elli sûresi vardır.
Zebûr’un hükmü, Tevrat ile aynı,
Kuşlar bile Davud’a duyar saygı.
Çok güzel de sesi vardır O kulun,
“Davûdi ses” işte ondan kaldı.
Değiştirilmiş Zebur yalan dolu,
Kur’an’da söylenmekte, Zebur doğru.
Ahd-i Atik O’nu suçlu gösterir,
Kur’an ispatlar yalan olduğunu.
Ahd-i Atik, zina istinat eder,
Oysa Peygamberliğe bu ters düşer.
O yalancı kavim hep şetmetmekte,
Cenab-ı Allah Kur’an’da hep över.
Hz. Davud, Hakk dininde muttasıftır,
Allah O’nu Kur’an’da has anlatır.
Darlıkta, bollukta tevekkül eder,
Dağları O’na musahhar kılmıştır.
Hz. Davud’a özel ilim verilmişti,
Kuşlar kendisiyle tesbih ederdi.
Dağların zikrini de duyardı o,
Sabahlara kadar ibadetteydi.
Davud, kurt ağzından kuzu almıştı,
Aslan üzerine biner korkmazdı.
Sapanıyla attığını vuran o,
Geceleri ibadette, o yatmazdı.
Allah katından ilimle donatmış,
O’nun elinde demir yumuşamış,
Savaşta demirden elbise ister,
O da demirden vücuda zırh yapmış.
Kızgın demiri eliyle yoğurdu,
Gün aşırı hep oruç tutuyordu,
Kudüs-i Şerif-i başkent yapan o,
Yetmiş yaşında Hakk’a yolcu oldu.
O İsrail oğulları lideri,
Davud; o zaman otuzunda idi.
Otuz üç yıl hükümdar oldu Davud,
Süleyman’ı yerine tayin etti.
Davûd, sapan taşı atmada usta,
Calut’u yenmişti sapanıyla.
Filistin gencinin silahı sapan,
İnsan bakmalı dünyaya Hakk nurla.
Talut: Kur’an tabiridir, Mü’min bir kişidir. Bu hükümdara Yahudi tarihi Şavel demektedir.
Medinetü’l-Halil: Kenan ilinde bir yer (kasaba)
Eşboşt: Talut’un oğlu.
Şetmetmek: Sövme, hakaret.
Muttasıf: Bir özellikle vasıflanmış olan.
Musahhar: Boyun eğmek, ram olmak.
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan
Abdullah Yaşar ErdoğanKayıt Tarihi : 10.12.2005 22:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)