Erecek´sen Muhammed´in sırrına.
Geleceksin Ali´nin taç kapısına.
Aliyi bilmeyen ilmi ne bilir.?
Aliyi bilmeyen gülsüz diken gibidir.
İlim şehrinin altın kapısı Haydar´ı kerrar.
Adalet çarkıyla bilenmiş belindeki Zülfikar.
Her derde derman,inanan gönüllerde nuru aşikar.
İlim denizine dökülen sular Ali diye akar.
Öyle sözler işitti´ki iki cihan güneşinden.
Duyanlar Ali sayıklıyor dediler ateşinden.
Manayı anlasalardı hiç ayrılmazlardı peşinden.
Yada akıllarını kaçırırlardı hadisin dehşetinden.
Zalimin yüreğinde heybetinden Ali korkusu.
Sevenlerin yüreğinde sevgisiyle yayılır mis kokusu.
Dile gelir bu kalp,bu beden adını söyler her dokusu.
Efendimin sırdaşı,er meydanlarının Allah Allah coşkusu.
Ali ilim denizinden damlayan bir katre.
Bir damla düşse can verir,ot bitmiş makbere.
Yolunda yoldaş,meclisinde arkadaş peygambere.
Kalbim çiçek çiçek açsa sersem o giderken Haybere...
Yüreğim yanar içten içe,tutuşur baştan başa.
Canlar kurban olsun,o gül yüzdeki hilal kaşa.
Seni sevmek vacip olsa gerek,yazmalı dağa taşa.
Şanı ceddin´den gelir.Oda Muhammed Mustafa....
Kayıt Tarihi : 19.12.2012 17:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Orhan Kavak](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/12/19/hz-ali-6.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!