Ne hoş ey Allah'ım şu gezgin çınarlar kokusu!
Bir yanımda huzur bir yanımda göçmek korkusu...
Ortasında iki dünya: ab-ı hayat havuzu...
Duaların en ulusu geçti ömrü Yavuz'u.
Gönüllere sızıyor ak çeşmelerin yankısı.
Duvarda bir gülüş var kara Beytullah atkısı.
Yuşmandan hallice sık örülmüş bir çift minare,
Tepelerden sesleniyor bin derde beş çare.
Eşiğinden girdim dört yanda bin derin çizgiler...
Çizgilerden yüce yedi kat ilahi ezgiler.
Bu üç kapılar kerametlerinin sonuncusu.
Bekliyor her girişinde bir pazar somuncusu.
Ayak bastığım dokumaları Hakk toprağı mı?
Her secdemde sarıyor gül kokuları bağrımı.
Hazzına eş ararım ancak alemde ne mümkün!
Sultanlar sultanı Müheymin, işte ulu mülkün.
Kandilleri mi indirdin göklerden bir oymaya?
Başka hangi ruhta var böyle göz böyle bir maya?
Yüzlerce yıllık rüzgar sanki önüme serildi,
Birden ışık olup süngüden süngüye gerildi.
Ey kubbelerden süzülüp içeri taşan ışık!
Ve kevserlerde yıkanan yedi renkli sarmaşık!
Dileğim değildir kapılardan girip tez çıkmak.
Ancak beklemez ecel, ömür akıp giden ırmak.
Kayıt Tarihi : 17.12.2018 02:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bursa/Ulucami hatrına yazıya dökülmüş bir duygu ırmağıdır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!