İniş ile çıkış arası kalan
Her kelâm ucundan indirin beni
Araya sıkışmış şaşkın zamanı
Devirin...umuda kondurun beni
Düz ayak, yaşamak gibi diyorum
Benim bağlarımda olmaz uçurum
Gülleri döşemek gibi diyorum
İzzetli yollara döndürün beni
Nedendir, toprağın bağrı kapkara
Uğursuz cehâlet, irinli yara
Ben Türk'üm dedikçe, sokmayın dârâ
Od'lara savurun,yandırın beni
Mefkûre uğruna pişercesine
İnlerde pusuyu deşercesine
Ay yıldız sebile düşercesine
Doya doya içip,kandırın beni
İstikbâle sevdâ bulmak nedenim
Oysa,kaç asırı saklar bedenim
Ki, ağırlığınca ağrıyan enim,
Boyumla, kervâna bindirin beni
Himmet giyen ata bindirin meni
Sarınca yaralar derince teni
Tutun iki koldan sabrın ucunu
Sükûta muhtacım, bandırın beni
Sen benim sabrımsın uca Yaradan
Yıldırımlı mekân, tufân hanedan
Kasırga eserken güzel vatandan
Benden geçtim gayrı,dondurun beni
Her soğuğun gücü şiddet yüklüdür
Her şiddet gücünde, feryâd saklıdır
Ses, sökemediğim kadar köklüdür
Ey basiret! artık sindirin beni
Rezil istilâyı kim silebilir
Maskeleri yırtıp, kim soyabilir
Gönül bahadırsa namerdi bilir
Bozkurt ordusuyla yendirin beni
Toprakları virân yazsam kim anlar
Başı eğik mısra dizsem kim anlar
Çaresiz dudağı büksem kim anlar
Kıvrılıp içime yundurun beni
Sabrın miadında bekleyen bir dev
Ateşin renkleri mor alev alev
Yanacak otağım yanacak her ev
Döşümdeki korla, söndürün beni
Şüphesiz, Vatanım koşar aklıma
Ceddim dolu dizgin düşer aklıma
O, Çanakkale'den taşar aklıma
İllâ dûa ile dindirin beni
Divânu Lügati't-Türk. yundurmak; döndürmek
Nihal MirdoğanKayıt Tarihi : 7.4.2017 16:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!